Arius
Tapınağı Buldozer Tehditi Altında
Argonotlarla
ilgili efsanenin geçtiği yer sanılanın tersine Rioni
olmayıp Don’dur.
Tanrıların
dışında insanların maceralarının anlatıldığı
en eski Yunan efsanelerinden biri Argonotlar ve onların altın
postu bulmak için yaptıkları deniz seferleri efsanesidir.
Argonotların ünlü deniz seferelerini bugün Gürcistan sınırları
içinde akan Rioni nehir ağzında bulunan Kolheti ( Kolhida
) kıyılarına yaptıklarını okul sıralarından
beri hatırlarız. Ancak, bu esrarengiz efsanenin hiç de
tek ve en eski olmadığı herkesin bildiği bir
konu değildir. Kökleri M.Ö XIII. yüzyıla kadar giden argonotlar
hakkındaki arkaik, yani en eski efsanelerin değişik
biçimlerine gelince, argonotların Rioni’ye değil Don’a
(Tanais) sefere çıktıkları anlaşılmaktadır.
Kolheti’nin
Gürcistan’da bulunduğu, sadece coğrafya ders kitaplarında
değil, Elenizm dönemine ait bir çok epik şiirlerde de
anlatılmaktadır. Ancak, burada şaşırtıcı
olan: arkaik dönem tarihçilerinin ( Elenizm’den en az 500 yıl
önce ) Kolheti’yi Azak Denizi kıyısından başka
bir yerde göstermemeleridir. Yunanistan’dan Küçük Asya kıyılarını
geçmeden doğrudan Kırım yönünden Kolheti’ye gelerek
altın postu ilk defa ele geçiren Phryxus efsaneleri bu tahminin
en açık delilidir. Phryxus, kuzeye doğru yoluna devam
ederek Fasis nehrinin ağzına gelir ( o zamanlar Don nehrine
Fasis deniyordu ). Fasis nehrinin kıyılarında efsanevi
Kolheti’nin başkenti Eia’yı, yani Kutsal Arius’u keşfeder.
Phryxus efsaneleri çok fazla değişikliğe uğramamıştır.
Bu yüzden argonotlarla ilgili efsanelerden farklı olarak ilk
versiyonunu korumuşlardır. İşte bu yüzden Phryxus
Gürcistan kıyılarına değilde, Azak Denizi kıyılarına,
yani Aşağı Don bölgesine gitmiştir.
Peki
ya argonotlar? Argonotlar, altın postu Azak Denizi kıyısında
değilde neden Kolheti’de aradılar. Bu soruya verilecek
cevap oldukça basittir. M.Ö XIII. yüzyılda gerçek Kolheti Azak
Denizi kıyısında bulunuyordu. Ancak M.Ö III. yüzyılda
Kolheti hakkında anlatılanlar Gürcistan’a aktarıldı.
Antik efsanelerde argonotlar altın postu Phryxus gibi Don kıyılarında
arıyorlardı. Ancak Elenizm devirlerinde Yunan ve Roma
tarihçileri, konunun aslına aldırmadan Kolheti’yi Gürcistan’a
yerleştirirler.
Argonotların yaptıkları deniz seferleri hakkında
yazan hemen hemen bütün tarihçi ve şairler, Kolhlerin ülkelerine
gelen bütün yabancıları öldürdüklerinden bahsederler. Bu
geleneğin sadece Azak Denizi kıyılarında ve Aşağı
Don’da yaşayan halklar arasında olduğu tarihsel olarak
kanıtlanmıştır. Buna benzer geleneklerin herhangi
bir zaman Gürcistan’a da olduğu hakkında elimizde dolaylı
deliler bile yoktur. Bu yüzden argonotların son durağı,
sanılanın tersine hiç de Rioni değil, Don kıyılarıydı.
Bu tahminlerin doğruluğunu göstermek için Aşağı
Don’da yaşayan halkların yabancıları hiç sevmedikleri
hakkında anlatılan hikayelerden birini hatırlamak yeterlidir:
Strabon Coğrafya adlı eserinde şöyle yazar: Tanais
hakkında nehir ağzının yukarısına gittikçe
soğuk ve ülkenin yoksul olması sebebeiyle öğrenecek
çok az şey var...ayrıca, buranın yerlileri dışarıya
kapalı, savaşçı ve vahşidirler. Yabancıları
yanlarına bile yaklaştırmazlar.”
Ama
biz Eet Krallığının Azak Denizi kıyısında
bulunduğu hakkında geliştirdiğimiz teorimizi
temellendirme yolunda son engeli şimdilik aşamadık.
Bunun sebebi, Elen devrinde hemen hemen bütün antik yazar ve tarihçilerin
Don yerine Rioni’ye Fasis demelerinde yatmaktadır. Yine de
argonotlarla ilgili en arkaik efsane bile altın postun Fasis
kıyılarında bulunduğunu göstermektedir. Tanais’e
gelince, bu nehir efsanelerde oldukça seyrek anılmaktadır.
Tahminlerimizin şahidi olarak “Scythia’nın sınırlarının
doğuya doğru giderek, bir taraftan Pontos, diğer
taraftan Ripet dağları, arkada ise Asya ve Fasis nehrine
uzandığını” yazan Trog’u gösterebiliriz.
Ancak Asya ve Avrupa arasındaki sınır her
zaman Don olmuştur, üstelik
Heredotos’tan beri İskitlerin toprakları Tanais’in daha
doğusuna uzanmaktaydı. Bununla
Trog tarafından Tanais olarak anılan bölgenin Rioni
değil, Don’dan başka bir yer olmadığı anlaşılmaktadır.
Resmi
versiyona göre, Kolheti’nin başkenti Eia’dı. Pek nadir
olarak Sevaris ve St. Arius Kolheti’nin başkenti olarak anılır:
Ama Kolhetinin başkenti her halükarda başkent Fasis nehrinin
hemen ağzında bulunmaktaydı. Fasis günümüzün Rioni
nehri ise, eldeki bilgiler Kolhlerin başkentinin yerini belirlemek
için yeterlidir. Ne yazık ki, Gürcistan Kolheti sınırları
içinde arkeolojide efsanevi Eet’ le özdeşleşebilecek Bronz
Devrine ait kentler bilinmemektedir. Ama Don kıyılarında
Bronz Devrine ait çok sayıda şehir bulunmaktadır.
Efsanevi
Eia, sadece Bronz Devrine ait tek ve eşsiz arkeoloji kültürüne
adını veren Kobyak sitesi ile özdeşleşebilir.
Henüz 19. yüzyılda tarih ve arkeologlar ne Rusya’da, ne de
onun sınırları dışında Kobyak kültürüne
benzer bir şeyin olmadığına değinmişlerdir.
Kobyak kültürü, Sümerler ve Mısırlıların yeryüzündeki
ilk uygarlıklar olma iddiasını çürüten insanlık
tarihinde olağanüstü bir olaydır.
Eğer
tahminlerimiz doğruysa, Eia’nın Kobyak şehri olduğu
Antik Yunan yazarları tarafından doğrulanmalıdır.
Gereçekten, Plinius’un Doğal Tarih adlı eserinde aşağıdaki
Kolh şehirlerinin listesinı bulmaktayız: Tindarida,
Kirkeya, Kign ve Fasis nehrinin ağzında, çeşitli
taraflaran Fasis’e dökülen Gipp ve Kianey ırmaklarının
bulunduğu yerde denizden 1500 adım mesafede bulunan Eia
içlerinde en tanınan şehirdi. Açıklamalarımıza
delil olarak Plinius tarafından Tindarida ve Tindarların
Gürcistan Kolheti’sinde değil, doğrudan Tanais deltasına
yerleştirildiğini hemen belirtelim. Üstelik, hem Tindarida,
hem de diğer Kolh şehirlerinin biliminsanları arasında
Hoprovskoye, Gnilovskoye, Timernitskoye ve Kizitirinskoye antik
şehirleri diye bilinen oldukça açık arkeolojik analojiler
mevcuttur.
Eia’ya
gelince, Don deltasından 1500 Roma adımı ile ölçersek
Don nehrinden ayrılan Ölü Donets’in bulunduğu bölgede
doğrudan Kobyak tepelerine çıkarız. Hem de bu bölgede
Don, tam Plinius’un tasvir ettiği gibi, sol taraftan Aksay,
sağ taraftan Mejonka ile birleşir.
M.Ö
en eski 2. binyıl Bronz Devrine ait şehirlerinin yanısıra
Aşağı Don’da
antik Yunan efsanelerine göre efsanevi altın postun
saklandığı Arius tapınağına benzer
bir tapınağın bulunması gerekir.
Gazeteciler
arasında Aşağı Don’da Don Troya’sı olarak
bilinen eşsiz tarihsel ve arkeolojik anıtın kaderi
ile ilgili Rostov Valiliği ile uzun yılllara dayanan tartışma
trajik finale yaklaşıyor. Arkeologlar arasında Erken
Bronz Devrinin kalesi,antik Yunanlar arasında Arius anıtı,
yerli halk arasında ise Levantsovskoye sitesi olarak anılan
ve bir zamanlar Arkaim vb. Prototipi olan Arius Tapınağı
çok yakın zamanlarda buldozerin altında yok olabilir:
bugün burada inşaat işleri başladı.
Alexander
Ludov, www.rostov.ru
( Ayrıca,
bu makale 2.04.2002’de Nezavisimaya Gazeta’da çıktı )
Çeviri
ve Özet Yazı : Apsirt Rioni apsirt@ziplip.com
|