Lazuri Grameri
Feride ÇIKIT-feride.cikit@aksam.com.tr
|
|
Asıl mesleği bilgisayar programcılığı olan Rize Pazarlı İsmail Avcı
Bucaklişi ile Japon dilbilimci Goichi Kojima Lazca'nın gramer kitabını
yazdı: Lazuri Grameri. Lazca Gramer kitabından yola çıkarak Lazcayı
tartışmaya açıyoruz
"Ana dili Lazca'dır" İsmail Avcı Bucaklişi, kendini böyle
tanımlıyor kitabının arka kapağında. 1993'ten beri Lazca üzerine çalışıyor.
Türkiye'nin ilk Türkçe-Lazca sözlüğünün mimarı. Japon dilbilimci Goichi
Kojima ile iki yıllık bir çalışma sonucu Lazca gramer kitabını hazırlamış.
Laz halkının çocuklarına Lazca öğretmediğinden yakınıyor.
Lazca yazımı üzerine çalışmalar ilk ne zaman başladı? Tarihinden başlayalım.
- Lazca Güney-Batı Kafkas dil grubu içinde Megrelce, Gürcüce ve Svanca
ile birlikte yer alır. Lazca'nın yazılı bir dil haline getirilmesinde
en önemli pay Filolog Iskender 3itaşi'ye aittir. 1920'lerde Sovyetler
Latin harflerini kullanarak bir alfabe oluşturuyor. Laz okullarında
bu alfabeyle eğitim veriliyor. 1935'te ortam kızışıyor, eğitim kesintiye
uğruyor. Sonra yapılan tüm çalışmalar akademik. Daha çok Batılı bilimadamları
tarafından Gürcistan'da yürütülüyor. 1970'ler, Soğuk savaş dönemi.
Arhavili Fahri Kahraman adında bir laz edebiyat hocası çalışmalar
yapıyor, Lazca'nın nasıl yazılabileceğini araştırıyor. Lazca'daki
fonem-ses sistemini çözüyor. Batı'da ve Gürcistan'da yapılan akademik
çalışmalardan haberdar değil. Bu arada Arhavi'ye gelen Wolfrang Feuerstein
adında bir Almanla tanışıyor. Wolfrang, 1974 yılında, Fahri Kahraman'ın
ve İskender'in yaptığı çalışmalara, Gürcistan'da yapılan çalışmaların
tümüne dayanarak bir alfabe geliştiriyor. Almanya'daki bir grup Laz
da Wolfrang'a destek veriyor ve birlikte Latin harflerine dayalı bir
Laz alfabesi ortaya koyuyorlar. Biz de Türkiye'de bu alfabeyi benimsedik.
Laz alfabesinde 35 harf var. Bunlardan sekizi Türkçe'de bulunmayan
harfler. Bu alanda çalışanlar bu alfabeyi kullanıyor ama sıkıntıları
da var. Mesela internet ortamında yazılamıyor. 1982-83'ten itibaren
tekrar Lazca üzerine çalışmalar filizlenmeye, birçok kitap yayımlanmaya
başladı. 1993'TE Ogni Dergisi'ni çıkarken Lazca sözlük tartışmaları
yapılıyordu. Ben yaparım dedim. Çalışmaya başladıktan iki yıl sonra
Hasan Uzunhasanoğlu katıldı. Altı senede hazırladık. Türkiye'nin ilk
Lazca sözlük çalışması, hata oranı binde bir. Mümkün olduğunca halkın
konuşmaya çalıştığı dili yazıya geçirirdik.
JAPON'UN MERAKI
Ardından gelen Lazca gramer kitabı ve Japon bir dilbilimci ile ortaklık.
Lazca'da nasıl buluştunuz?
- Goichi Kojima beni buldu. Sözlükten haberdar olmuş. 1986'da Pazar'a
gelmiş ve orada öğrenmeye başlamış Lazca'yı. Şu an benim kadar iyi
biliyor. Kojima bir dilbilim profesörü. Üzerine düşülmemiş bir dil
olduğundan Lazca'ya merak sarmış ve bu alanda bir şeyler yapabileceği
kanaatine varmış. Daha önce Kürtçe, Zazaca ve Çerkezce üzerine çalışmalar
yapmış. Kitabın sistematiğini o ortaya koydu. Ben herhangi bir konu
söylüyordum, o Laz grameri içinde bir yere yerleştiriyordu. Lazca'nın
grameri ile Türkçe'ninki aynı değil. Yazılış sistemi de bir değil.
Lazlar'ın yazıma ilgisi nasıl?
- Lazca'nın yazımı 1920'lere kadar yok. Yazmıyor Lazlar. Lazca'da
"Yaz da kömürle yaz" diye bir atasözü vardır ama yazmayı
bu derece kutsal bir hale getiren halk kendi dilinde yazmamış. Lazca
sözlü bir dil, kültür hep sözlü. Köylerde insanların birtakım sözleri,
şiirleri defterlere döktüklerini biliyoruz ama yayımlanmadığı için
kayboluyor.
YAZMA DERDİ YOK Kİ
Şimdi yazma çabası var mı?
- Bizim insanlarımız anlamadığı zaman ellerinden bırakıverirler ya
aynen öyle. Lazca'yı yazmak isteyen insanların dönüp dolaşıp geleceği
yer bu alfabedir. Lazca'yı yazmaya çalışanlar bu alfabeyi kullanıyor
ama halk ne derece alfabeyi kullanıyor, derseniz yaygın değil. Halkın
alfabe derdi yok zaten, hiç yazmıyor ki.
Japon bilimadamı Lazca üzerine çalışmalar yaparken Lazlar neden duyarsız
kalıyor?
- Duyarsızlık değil, ihtiyaç duymamak. Hangi Lazla konuşursanız konuşun,
"Aaa Lazca, yok onun gibisi" der, kutsar ama Lazca yok olma
tehlikesiyle karşı karşıya. "Dilimiz yok oluyor, ne yapabiliriz?"
deseniz hiçbirşey yapmaz. Lazca çalışmalarına destek verenler var
ama kendi çocuğuna zamanında Lazca öğretmemiş. Türkiye'de para getiren
dillere ilgi var. İki kelimeyi paraya çevirecekse öğrenir. Para etmeyecekse
neden öğrensin?
TRT'DE LAZCA
Lazca'nın yok olma tehlikesinin önüne geçmek için neler yapılabilir?
- Çocuklarınıza öğreteceksiniz öncelikle. Yazım çalışmaları artacak
ki gelecek kuşaklara aktarılabilsin. TRT'nin yayını olumlu olur. Kurslar
düzenlenebilir. Lazca'yı çok doğru şekilde kullanabilecek insan sayısı
Türkiye'de 50'yi geçmez. Şimdi bir Lazca okuma-öğrenme kitabı üzerine
çalışıyoruz. Yıllar önce ailesi İstanbul'a geldiği için Lazca'yı öğrenememiş
ya da kendisine öğretilmemiş, Lazca'yı az buçuk bilen ya da hiç bilmeyen
insanlara seslenen bir kitap.
Kojima Lazlar'ı böldü
Ardeşenliler Derneği'ni ziyaret ediyoruz, Lazca'yı ve gramer kitabını
soruyoruz. Çoğu Japon dilbilimci Goichi Kojima'yı tanıyor. "Bir
akademisyen olarak Lazca'nın gramerinin nasıl yapılacağını gösterdi".
Goichi çalışmaları süresince hep onların arasındaymış, birlikte gezmiş,
birlikte yemiş içmişler. Çok sevmişler onu ama sevmeyenleri de varmış.
Meğer o sevmeyenler Goichi'yi Hopa'dan sınır dışı ettirmiş. Esat Sarı,
"Yasaklar yüzünden insanlar yıllarca Lazca konuşmadı, korktu.
Başımıza iş açar bu adam diye şikayet etmişler. İzinsiz çalışma yapıyor
diye sınırdışı edildi. Lazların bazıları kültürel farklılıklarının
bilincinde değil. Olsa bile Laz kimliğinin öne çıkartılmasından rahatsız
oluyor. Milli birlik beraberlik duyguları içinde yasaklandı ya Lazca,
"Biz bölücü değiliz, Türkçe konuşacağız" diyor."
Erol Ökten: 86'ya kadar konuşmak yasaktı. Bize önce Türkçe öğreneceksin,
dediler. Anne-baba konuşurken öğrendik Lazca'yı. Aslında ne tam Lazca
ne de tam Türkçe konuşuluyor. Devlet dairelerinde, okullarda Türkçe
konuş, evde Lazca konuş. 99'dan sonra Lazca yazmaya, okumaya merak
sardım ama bir türlü çalışamadım.
Kazım Sevinç: Biliyorum Lazca'yı ama dokuz bin kelime varsa ancak
iki binini. Mesela cami'nin lazcası nedir diye aklıma soru takılsa
cevabını alacağım kimse yok. Lazca'yı herşeyiyle bilen yaşlılar kaybolmaya
başladı, yazılı kaynak zaten yok. Böyle yitiyor Lazca.
Niyazi Bodur: Dört dörtlük konuşurum Lazca'yı ama yazmasını bilmem,
oraya kadar inemedik. Gramer kitabı çok güzel ama ben alıp bakmam.
Lazca konuşmak bile yasaktı benim çocukluğumda, gençliğimde. Yazmayı
nasıl öğrenecektim? Ailem evde hep Lazca konuşurdu, Türkçe de bilirlerdi
ama konuşmazlardı. Onlardan öğrendim Lazca'yı. Ben yaşıtlarımla Lazca
konuşurken daha rahat ediyorum, kendimi buluyorum.
Lazca Bölümü açılsın
"Dil Tarih Kültür ve Gelenekleriyle Lazlar" ve "Kafkasya'dan
Karadeniz'e Lazların Tarihsel Yolculuğu" adlı kitapların yazarı
Ali İhsan Aksamaz diğer yerel diller gibi, Lazca'nın da, yakın zamana
kadar Türkiye'de yasak diller arasında olduğunu hatırlatıyor. "Konuşuluyor
ama yazılamıyordu. Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle birlikte Lazca da
önemli mesafe kaydetti. Bu dönemde atılan adımlar küçümsenmemeli.
Son on yıldır Lazca yayımlanan üç şiir kitabı, iki sözlük ve gramer
kitabının yeterli olmadığı açık. Ülkemizde yasaklı olan bir dilin
dilbilimcisi yetişemediği için de anadili Lazca olan birkaç duyarlı
insanın el yordamıyla ve fedakarca ortaya koyduğu kitapların nitelik
bakımından yeterli olduğunu söyleyemeyiz. Sistem, kendi yurttaşlarının
anadillerini yasakladı ve akademik çalışmalar yapılamadı. Bu durumda
kimse Lazca'yı da yapılan çalışmaları da eleştirme hakkına sahip değil.
Temel çözüm için öncelikle bazı edebiyat fakültelerinde Türkiye'nin
yerel dilleriyle ilgili bölümler açılmalı. Lazca önce akademik çalışma
konusu haline getirilmeli. İlk ağızda en az on bin kelimeden oluşan
temel standart sözlüğü ve standart grameri oluşturulmalıdır.
Kazım Koyuncu
Dünya mirası
1993'te Zuğaşi Berepe (Denizin Çocukları) adlı bir grup kuran ve Lazca
Rock yapan Kazım Koyuncu, "Genç Lazlar bizim yaptığımız müzikle
kendilerini buldu. Aileler 20 yıl önce çocuklarının düzgün Türkçe
konuşmasını isterdi. Çocuklara hep Lazca'dan utanç duymaları gerektiği
öğretildi. Bu çok aptalca bir kompleks yarattı. O çocuklar büyüdü
ve bizim yaptığımız müzikle kendilerini buldular, kültürlerine sahip
çıktılar. Lazca'yı gelecek kuşaklara aktarabilmenin tek yolu yazılı
eser bırakmak. Lazca yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Dillerin
dünya mirası olduğunu düşünenlerdenim. Sistemin bunu karşılaması gerekiyor
ancak dil yasakları kalkarken Lazca'yı ele almadılar bile."
Hakkı Devrim (Radikal gazetesi yazarı)
Alfabesiz diller için enstitü
Arnavutlar zamanında Alman dil uzmanlarıyla anlaşmışlar. Pazarlarda,
camilerde, sokaklarda Arnavutlar'ın konuştuğu dili kaydetmişler. Arnavutlar'a
liste çıkarmışlar. Her sesin bir karşılığının bulunduğu bir Arnavut
alfabesi çıkmış. Türkçe için bile yapılmamıştır böyle bir çalışma.
Japon dilbilimci merak etmiş, araştırmış Lazca'yı. Neden olmasın?
Bizim dilimizde bile hâlâ eksikler var, mesela a ve e harflerinin
arası kayıp. Alfabesi olmayan pek çok dil var. Alfabesi olmayan dillerle
uğraşacak bir enstitü kurulabilir mi acaba diye sormak isterim.
Oya Adalı (Dilbilimci)
Elbette yazacaklar
Her dilin gramerinin yazılabileceğine inanıyorum. O dilin asırlar
boyu konuşulmasını istiyorsanız önce o dili yazmanız gerekir. Gramerin
öğrenilmesi dili konuşanlar için önemlidir. Türkiye'de pek çok farklı
dil ve o dili konuşan insanlar var. Dilin yok olmaması için elbette
yazacaklar. Lazca gramer kitabının ya da diğer Lazca kitapların Türkiye
açısından olumsuz sonuçlar doğuracağını da sanmıyorum.
Ali Püsküllüoğlu (Sözlük yazarı, dil uzmanı,
şair)
Önce ulus olmak gerekir
Bir dil alfabesi kabul edilerek işlem görür ama bir alfabe sahibi
olmak için öncelikle ulus olmak gerekir. Bence ulus olmadan, siyasal
bir varlık olmadan alfabe olmaz. Lazlar bir ulus mudur, değil midir?
Bildiğim kadarıyla Kafkas halklarından. Bir kısmı Türkiye'ye yerleşmiş.
Ama kalabalık bir nüfuslar ve kendi aralarında Lazca konuşuyorlar.
Türkiye bağımsız bir ülke ve kendi oluşturduğu Latin alfabesini kullanıyor.
Her ulus gibi yurttaşlarını kendi kültürünü ve dilini kullanmaya zorlar.
Lazlar Lazca'yı evlerinde, aralarında her zaman konuştular ancak eğitim-öğretim
dili haline getiremiyorlardı. Çünkü öğretim birliği vardı. Ama her
dil bir varlıktır, politik hale getirmenin anlamı yok. Sınırlarımız
içinde konuşulan diller için bir enstitü kurulabilir. Diller üzerine
çalışma yapmak isteyenler desteklenebilir. Sözle var olan dillerin
uzmanları, var olan alfabeleri kullanarak sesleri saptayabilir, yazıya
geçirebilirler. Lazca, bir dil olarak her zaman yaşamalı. Sadece Lazca
değil her dil için geçerli bu. Bu zamana kadar binlerce dil oluşmuş
ama ölmüş. Latince bile neredeyse öldü ama üniversitelerimizde eğitimi
veriliyor. Her dil bir renktir, konuşulabilir. Güncel politika sorunları
haline getirilmemeli. Kürtler gibi siyasal bağımsızlık hareketi haline
getirildiği zaman işler karışır.
Kaynak:
Akþam 09.08.2004
|