Laz
müziği Pop'a teslim
Karadeniz
müziği özgünlükle popülerlik arasında sıkıştı
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de etnik müzik poplaşıyor.
Karadeniz müziği de bundan nasibini almakta. Ama gidişe
direnenler de var
İki-üç yıl öncesine kadar Üsküdar-Ümraniye minibüsüne
bindiğimde vazgeçilmez bir durumla karşılaşıyordum:
Şoförlerin sonuna kadar açtıkları teyplerinde Laz
türkülerini istesek de istemesek de dinlemek zorundaydık.
İMÇ'yi bir ölçüde de olsa yakından izleyen biri olduğum
halde, ne şarkıcıları ne de çalınan türküleri
tanıyordum. Yalnız ben değil, bu şarkıcı
ve türküleri, Doğu Karadenizli aileler dışında
fazla kimse dinlemiyordu.
Geniş bir kentli kesim bu geleneksel türküleri onyıllarca
TRT yoluyla tanıdılar. Cemile Cevherçicek, Ziğnet
Sönmez, Kamil Sönmez, bu türküleri tüm ülkeye taşıyan
popüler isimlerdi. Ama, TRT'de bu müzik geleneğini ayrıntılarıyla
dinleme, izleme şansı olmuyordu.
İlk 'Lazstar' Güloğlu
1990'lı yıllarda şarkıcı kimlikleriyle
öne çıkan, fantezi müziğe görece yakın şarkıcılara
rastlandı. Bu zaman dilimindeki tekno-pop altyapı da çoğu
Laz türkücüleri etkiledi. Amaç, kendi geleneksel müzik formlarını
yenilemek, zenginleştirmekten çok, dönemin tekdüze pop ritimlerine
ayak uydurmaktı. Yani tüketim ruhuna bu müziği angaje
etmeye çalıştılar.
Sonra birden baktık ki, Davut Güloğlu adlı şarkıcı,
Laz türkülerini tam anlamıyla tekno-pop bir formata dönüştürerek,
Türkiye'nin dört bir yanında dinlenecek bir hale taşıdı.
Hatta ilk kez bir 'Laz yıldızı' olarak gündem oluşturdu.
Yalnız Lazlar değil herkes dinliyordu onu. Artık
ilk defa tam anlamıyla poplaşan ve yıldız üreten
bir Laz türküsü klibi ve albümüyle başbaşa kaldık.
Televizyonlardan hiç kopmayan, belki de ilk Laz magazin türkücüsü
İsmail Türüt bile Güloğlu'nun bu patlamasına ayak
uyduramadı.
Lazlaşanlar-'light'laşanlar
Günümüz pop nabzının, monoton ritim algısının
alıp başını gittiği son yıllarda,
işini hakkıyla yapan, hatta bunu da aşıp, çalışmalarına
araştırmacı, kültürel bir kimlik kazandıran
isimlere de rastlandı. Bu isimlerin çoğunluğu, ana
dilleri olan 'Lazca'yla da söylüyorlardı. Etnik kültürlerine
bir saygıydı bu. Fuat Saka, Volkan Konak ve özellikle
Birol Topaloğlu anılmaya değer isimler. Geçen yıl
kendi adlarına ilk albümleriyle ortaya çıkan Kazım
Koyuncu ve Gökhan Birben'in müzikal-kültürel arayışları
söyledikleri türkülerin kopmaz bir parçası oldu. Saka, Konak,
ve Koyuncu'nun bu yıl içinde ufuk açıcı yeni yapıtlarına
da rastladık.
Hemen tüm bölgesel-etnik müzikler gibi, Laz müziği de, günümüz
popunun standartlaşma serüveninden payını alıyor.
Türkiye ölçeğinde bir 'yıldız' bile üretti. Ama,
Davut Güloğlu günümüzün yıldızı. Onun geleceğe
kalacağı konusunda ciddi şüphelerimiz var.
Önemli olan şu: Artık tüm bölgesel, geleneksel ve etnik
müzikler, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de poplaşıyor,
sıradanlaşıyor. Tam anlamıyla tüketim ruhunun
bir parçası oluyor. Buradan iyi şey çıkmaz demek
istemiyoruz. Ama, Güloğlu gibi bir şarkıcıyla
bu iş zor.
Allahtan, bu standartlaşma sürecine karşı durarak
Laz müziği ve kültürünü yaşatmayı, dinletmeyi büyük
mücadelelerle sürdürenler var. Yeter ki onlar, piyasanın taleplerine,
kurallarına teslim olmasınlar.
Haber: Orhan Kahyaoğlu 25.04.2004 - Milliyet Gazetesi
|