Değerlerimizi korurken unuttuğumuz bir şey var ki o da mimarimiz...
Tipik Karadeniz evleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Bundan 100–150 yıl önce yapılmış evler zaman aşımına uğramakta, yıkılan evlerin yerine çirkin betonarme evler yapılmakta, ya da eski evler onarılmaktansa yıkılmaya bırakılmaktadır.
Tipik Karadeniz evleri aynı zamanda iklim şartlarına da uygundur. Kesme taş ve Kestane ağacından yapılan evlerimiz şimdilerde yerlerini pek de dayanıklı olmayan ve rutubeti adeta içinde barındıran tuğla ve briketten yapılmış evlere bırakmış durumdadır. Şöyle bir düşünecek olursak; o zamanlar vinçler, temel açmak için kepçeler, teknik donanımlı araçlar yoktu. Ağaçlar dağlardan kamyonlarla da indirilmiyordu. Taşlar derelerden taş ustaları tarafından çıkarılıp kesiliyor, onca bayırlar tırmanılıyor, büyük ağaç gövdeleri uçlarına kancalar bağlanmış kalın halatlarla sürüklenerek dağlardan indiriliyordu.
Evlerin temelinden çatısına kadar pek çok işlemi el emeği ile yapılıyordu. Karadeniz evleri ustalarını (birer birer) kaybetmekte, onların yetiştirdiği ustalar ise modern alet ve malzemelerle tarzı değiştirmektedir. Günümüzde evler maalesef eski tarzda yapılmıyor. Yapılmıyor mu, yoksa yapılmak mı istenmiyor o da ayrı bir konu olmakla beraber, kesme taş ve ahşaptan yapılmış evlerin sağlık açısından yararlı olması su götürmez bir gerçektir. Evlerin bir diğer özelliği ise iç ve dış mekanlarında ahşap oymacılığının da yaygın bir şekilde kullanılmış olmasıdır. Asırlardır iç içe yaşamış olan halklar, bu mimarinin yöreye has karakteristik özelliklerini yüz yıllardan günümüze taşımışlardır. Göze çarpan şudur ki; Tipik Karadeniz evleri, Rum ve Ermeni evleri ile gerek oymacılık sanatında ve gerekse taş işçiliğinde ortak özellikler taşırlar.
Bölgemizin arazi şartları malum, engebelidir. Evler çoğunlukla birbirlerine uzaktır. Bunun nedeni evlerin, çay ve fındık bahçelerinin içine yapılmalarındandır. Daha önceleri, çay tarımı yaygın değilken de bu bahçeler soya, mısır vb. ürünlerin yaygın ekim alanlarıydı. Evler bahçelerin içlerinde yapıldığından birbirlerine uzaktır.
Tipik Karadeniz evlerinin karakteristik özelliklerini, avlusundan başlayarak şöyle sıralayabiliriz. Her evin avlusunda mutlaka serender (serenti) bulunmaktadır. Serenderler genelde mısır, fındık vs. kurutmak ve kış aylarında erzak saklamak için yapılmış, yerden yaklaşık 2 – 3 metre yükseklikte ve dört direk üzerine kurulmuş tamamen ahşaptan yapılma kulübelerdir. Ayrıca yine, gerek evin arka bahçesine, gerekse serendere yakın bir alana kurulmuş bagen adı verilen ahşaptan yapılmış bir kulübe bulunur. Bagenler daha çok büyük baş hayvanların yemlerinin saklandığı, alt katının da ahır olarak kullanıldığı yerlerdir. Bu arada evlerin alt kısmı da ahır olarak kullanılırdı.
Karadeniz evleri, temelinden çatısına, ustaların hayal gücü ile hayat bulmuştur. Evin yapım aşaması kabataslak şöyledir:
Genelde evlerin temelleri 10m x 10m üzerinden, yani kare bir alanı kapsayacak biçimde tasarlanır ve 100 m² ve üzeri olarak inşa edilirdi. Temel 1 – 2 metre kazılarak, dereden “ham taşı” adı verilen taş çıkarılır ve taş testeresi ile belirlenen ebatlarda kesilirdi.
Temel bu taşların örülmesi ile oluşturulurdu. Bazı evler çatıya kadar bu taşlarla örülse de, genel yapı 2 – 3 metre örülmüş taştan sonra, çatıya kadar kereste ile döşenmiştir.
Temele döşenmiş ham taşı üzerine, şimdiki kolon ve kirişlerin yerini tutan “aykırlık” adı verilen, özel kestane ağacından yapılmış kalaslar yerleştirilirdi. Yukarıda da belirtildiği üzere taş duvarın üzerine yerleştirilen bu kalaslar kolon ve kiriş yerine geçerek evin iskeletini oluşturmaktaydı. Yine kestane ağacından yapılmış keresteler kalasların üzerinden başlayarak pencere hizasına kadar döşenir, “reka” adı verilen kalın çıtalar yerleştirilir ve rekaların aralarına kırılmış taş, tahta parçaları yerleştirilip üzerleri kireç ve çimento veya toprakla sıvanırdı. İç kısımda yer ve tavan döşemeleri tamamen ahşap kerestelerden yapılırdı.
Evlerin çatıları hafif oval yapılır, çatının hava alması için aralarda boşluklar bırakılırdı. Çatılara “saray bağı” denirdi. Çatı saçakları, kepenkler, evin içinde kullanılan gömme dolap ve terekler (raflar) oymacılık sanatının en güzel örnekleriyle bezenirdi. Pencereler dar ve yukarı kaldırılıp sürülerek açılacak biçimde yapılırdı.
Evin iç yerleşimine gelince; Ev kapısından önce “kosoboda (kesik kapı)” adında yarım bir kapı daha vardır ve bu, soğuk havayı kesmek içindir. Kapıdan içeri girildiğinde “giriş” bölümü olarak bugünkü antrelerden hayli büyük bir salon bulunur (oxomonduli). Bu kısım daha çok mutfak olarak kullanılırdı. Aynı zamanda burada “mabeyin odası” bulunurdu. Bu oda evin kileridir. Giriş olarak belirttiğimiz salonda yemek yapmak için kullanılan bir ocak vardır. Tavandan aşağı sarkan kancalı bir demir veya zincire (k´remuli) asılan kazanlarda (ç´uk´ali) yemek pişer. Aynı zamanda bu ocakta “pleki (gresta) taşı” adı verilen özel bir taş yardımı ile ekmek pişirilirdi. Bu kısmın sağında ya da solunda “yan oda” adı verilen iki oda bulunur, bu odalarda kışın oturulurdu. Kışın ısınmak için, yan odalar ve hatta bazı evlerde hayat dahil tüm odalarda, şömine bulunmaktaydı. Girişten geçildikten sonra karşımıza “hayat odası” çıkar. Bu oda da bir nevi hol görevini üstlenmekle beraber, şimdiki hollerden daha geniş tutulmaktaydı. Odalara hayat odasından geçilir, karşılıklı iki veya dört oda evin bu kısmında bulunurdu. Banyo ve tuvalet evin arka bölümünde olmakla beraber, bazı odalarda yıkanmak için dolap biçiminde küçük odacıklar mevcuttu. Yine odaların hemen hepsinde gömme dolaplar ve terekler gerek özel eşyaların koyulması, gerekse mutfak eşyalarının saklanması için tasarlanmıştı.
Tipik Karadeniz evlerinin iç ve dış bölümlerini böylece sıraladıktan sonra, Bölgemizin kültürünün bir parçası olan mimarisinin, “emeğin sanatla birleştiği güzel evlerimizin” yok olmaması, tarihi değerlerin korunması ve yaşatılması adı altında “iyileştirme programı çerçevesinde” ve bizden sonraki kuşaklara aktarılması için gerekli mercilere* başvurulması gerektiği kanaatindeyiz.
Hanife Gültekin
( *Buradaki gerekli merci Turizm ve Kültür bakanlığıdır sanırım.... )
1- Mertek (Ermenice - Martog): Yapıda kullanılan dört köşe veya yuvarlak, kalınca sırık. TDK / Türkçe sözlük (1988 baskısı)
2-Gosobuda : Hem içe, hem dışa doğru açılan kısa kapı / İ. Avcı BUCAKLİŞİ – Hasan UZUNHASANOĞLU / Lazca – Türkçe sözlük |