‘Çayeli’nden
öteye gidelim...’(Yazı: Özhan Önder ve Fotoğraf: Kiraz
Demirezen)
Temel
bir gün yürürken, yerde bir muz kabuğu görmüş ve "Ne
bahtsız adamım ya, yine düşeceğim" demiş...
İşte hep böyle bir tipti bize anlatılan Laz insanı...
Birol Topaloğlu & Laz Band ise, bize öğretilenin ötesinde,
bambaşka bir Laz öyküsü anlatıyor ki dillere destan...
Kışın çoktan başlamış olması
gerektiği bu günlerde, insanoğlunun hırsının
dünyayı yenik bıraktığını mı
ispatlıyor yoksa bu güzel hava, hiç bilemiyorum. Zihnimi birtakım
ekolojik kaygılar meşgul etse de, bu mevsimde bu güneş
apayrı bir heyecan da veriyor hani. İşte bu heyecanla
Kadıköy’e geçiyorum. Vapur Kızkulesi yakınlarından
geçerken, adadaki mahşeri kalabalık dikkatimi çekiyor.
Güneşli bir pazar sabahı ‘keyfi’ yapmaya gelen insanlar,
karınca sürüsü gibi görünüyor gözüme... Hayır hayır,
Kızkulesi’nin yeni hali hakkında falan konuşmayacağım.
Hem Sunay Akın dururken bana söz mü düşermiş. İyisi
mi ben Birol Topaloğlu’na geleyim.
Kadıköy’ün
daracık sokaklarıyla Kaçkarlar’ın vahşi yeşili
arasında mekik dokuyan bir öykü onunkisi. Bir tarafı Kanada’da
liste başı, bir tarafı Le Monde’da bir makale, bir
tarafı fındık tarlası, bir tarafı evlat
acısı; "Bir yanım deryadan çalkanır şimdi"
misali... Öyle yarım Zip sayfasına sığacak gibi
değil vesselam.
Birol
Topaloğlu bir Laz. Yaşamını yok olmaya yüz tutmuş
bir dilin, bir kültürün belgelenmesine adamış bir müzisyen.
Ait olduğu coğrafyanın türkülerini yine oranın
diliyle, Lazca söylüyor. Yurdumda pek tanınmasa da 1997 çıkışlı
‘Heyamo’ ve ardından bu yıl gelen ‘Aravani’ adlı
albümleriyle ‘world music’ çevrelerinde adından epeyce bahsettirmiş
bir kişi. (Bu ‘world music’ tanımına da gıcığım,
sanki Batı Avrupa bu dünyada değil...)
"Evrensellik
bize Batı’yı taklit etmek gibi öğretildi. Bu yüzden
insanlar kimliklerinden utanır oldu. Bunun yanlış
olduğunu farkettiğimde başladım müziğe.
İnsan ancak kendi kimliğini koruyarak evrensel olabilir
ve ben de bunun için uğraşıyorum" diyor. "...Henüz
geldim dağlardan. Bu seferki çok iyiydi, bir dolu kayıt
var elimde, ancak korkuyorum. Kaynak hızla yok olmakta, vaktim
azalıyor. Bunun için elimi çabuk tutmaya çalışıyorum."
Etkileşimlere
kapalı ve geleneksel yaşayışını koruyabilmiş
Laz köylerine gidip derlemeler yapıyor anlayacağınız
gibi. "Bu benim yarattığım bir müzik değil,
zaten var. Benim yaptığım, varolanı belgelemekten
ibaret... İnsanlarla sohbet ediyorum, beraber türküler söylüyor,
bunları kaydediyorum. Daha sonra oradan aldığım
kayıtlar üzerinde çalışıp, sonuçlarını
sunuyorum. Ancak bu çok hassas bir iş. Bunu yaparken müziğin
otantik, sahici formunu korumak gerekiyor. Bu bozulduğunda
müzik yozlaşıyor. Aslında benimkisi bu yoz müzikle
de bir tür mücadele."
Sohbet
sürüyor, çaylar geliyor, gidiyor. Birol Topaloğlu kendine özgü
hoş şivesiyle uzun uzun anlatıyor. "Oranın
insanlarıyla iletişim kurmak oldukça zor. Bir kere çok
kapalılar, çekiniyorlar; bunu kırmak için epey mesai harcamak
gerekiyor. 80’lerde yoğunlaşan dinî baskılar ve geleneksel
ilişkiler özellikle kadınların bir yabancının
yanında türkü söylemesini engelliyor. Oysa kadınlar çok
büyük bir kültürel potansiyeli taşımakta. Bunu aktarmaya
ikna edebildiğim kadınlar da isim, fotoğraf vb. vermek
istemiyor. Zor iş yani."
‘Laz
Band’, Topaloğlu’nun beraber çalıştığı
müzik grubu. Gruba, sahnede Gürcistanlı kadınlardan oluşan
bir vokal triyosu da eşlik ediyor. Bu hafta Babylon’da verecekleri
konseri soruyorum: "Köyde nasıl söylüyorsam, burada da
öyle söylüyorum. Yaptığım müzik yaylada, doğada
üretilmiş. Dans edilmeli, horon tepilmeli. Belki Babylon bunun
için yaylalar gibi uygun bir mekân değil ama orada müzik dinlemek
de bir başka güzel. İyi bir ses düzeniyle, çıkarttığımız
her sesin gayet temiz şekilde dinleyiciye ulaştığını
bilmek apayrı bir his. Bu yüzden bu tür yerlerde müzik yapmak
ya da dinlemek bir ayrıcalıkmış gibi geliyor.
Çok iyi bir konser olacağına eminim..."
Pat!..
Yazıyı burada kesiyorum... Yani kesmek durumundayım...
Yazılabilecek, anlatılabilecek çok şey var ancak
kendimi çok gevelermiş hissediyorum. Siz iyisi mi Birol Topaloğlu’na
verin kulaklarınızı. O anlatır...
Meraklısına
önemli not: Birol Topaloğlu’nun, Mustafa Topaloğlu’yla
hiçbir alakası yoktur!
Kaynak:
ZipIstanbul.Com
|