Anadolu
ve Kafkasya Coğrafyasının Solmayan İnatçı
Renklerinden Biri :
L A Z L A R
Lazlardan, "Laz" adıyla ilk bahseden 1. yüzyıl
tarihçisi Plinius olmuştur. 2.yüzyıl tarihçisi
Arrianus zamanında, Lazlar Sohumi'den başlamak
üzere Trabzon'a kadar olan bölgede yaşamaktaydı.
Roma/Bizanslıların "Laz" dedikleri bu
halkı Gürcüler (Kartveliler) ve Abhaz-Abazalar "Megrel";
Roma /Bizanslıların "Lazika" dedikleri
devletlerine de Gürcüler ve Abhaz-Abazalar "Egrisi"
demekteydi.
KOLHETİ=LAZİKA=EGRİSİ
Lazların en eski tarihleri, Kolheti yönetim ve kültür
alanıyla yakından ilişkilidir. Kolheti adından
ilk kez MÖ 8. yüzyıla ait Urartu Yazıtlarında
bahsedilmiştir. Kolheti yönetim alanı(günümüzde
Abhazya sınırları içinde kalan), Gagra'dan
başlamak üzere Çoruh yatağına kadar olan
bölgeyi kapsamaktaydı. Kolheti kültür alanının
sınırları ise güneyde, Trabzon'a kadar uzanmaktaydı.
Kolheti, Homerik Çağ Greklerinin ilgi alanıydı.
Argonotlar, Karadenizi aşarak "Altın Post"u
ele geçirmek için Kral Aeetes'in ülkesi Kolheti'ye ayak
basmışlardı.
Milattan öncesine dayanan çeşitli yazılıkaynaklar,
Güneydoğu Karadeniz Bölgesi'nde yaşayan, birbirleriyle
kaynaşmış ve Kolheti vadisinde yaşayanların
akrabaları olan kabileleri zikreder.
MÖ 1. yüzyılda Kolheti(Lazika/Egrisi) ve Kartli(İberya/Gürcüstan)
krallıkları arasında birbirleri üzerinde
egemenlik kurmayı amaçlayan sürekli savaşlar yaşandı.
Bu savaşlar sonucunda Roma İmparatorluğu
bölgeye askeri müdahelede bulundu.
MS 1.yüzyıldan itibaren "Kolh" yerine "Laz"
veya "Megrel" olarak anılan Megrel-Lazlar,
önce Pontus Krallığına ve daha sonra da Roma
İmparatorluğuna karşı bağımsızlık
savaşı başlattı. 69-79 yıllarında
Lazların başında bulunan Anicetus, halkını
Romalılara karşı ayaklandırdı.
Romalılar stratejik bir bölge olan Lazika'yı bırakmak
istemiyordu. Ancak Lazların Özgürlük mücadelesi karşısında
Lazika'yı terketmek zorunda kaldılar. Lazika giderek
güçlendi ve bugün Batı Gürcüstan olarak bilinen bölgede
hakim oldu.
Lazika'nın güçlenmesi,Laz akınlarının
Çoruh'u aşarak Güneydoğu Karadeniz Bölgesi'ne
de yönelmesi ve Lazların bu bölgeye kitlesel göçleri,
Pontus Kralı 2. Polemon'u tedirgin etti. Krallığını
Lazlardan koruyabilmek amacıyla hükümetini Romalılara
teslim etti. Roma İmparatorluğunun bir eyaleti
haline geldi. Bu eyalete "Pontus Polemonyakos"
adı verildi. Trabzon'un doğusundan Çoruh yatağına
kadar olan bölge Lazların eskiden beri yoğun olarak
yaşadığı bir bölge olmasına rağmen,
Lazika Krallığının yönetimi dışında
kaldı.
DENGELER VE LAZİKA KRALLIĞI
2. yüzyıldan başlamak üzere, Lazika Krallığı
güçlendi ve 4. yüzyılda yönetim alanını Trabzon'a
kadar genişletemediyse de etki alanı içine aldı.
395'te Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılması,
Lazika Krallığının güçlenip genişlemesine
imkan sağladı. Lazika Krallığı,
bugün Batı Gürcüstan olarak bilinen Kolheti'yi iktisadi,
siyasi ve askeri açılardan birleştirdi. Lazika
Krallığı, bir Bizans vasalı olmasına
rağmen, kendisine bağlı vasalları da
vardı.
LAZLAR VE HIRİSTİYANLIK
Lazcada bugün de kullanılan gün isimlerinden anlaşılacağı
gibi gökyüzü, güneş ve ay kautsal sayılıyordu.
Lazların, işgalci Roma/Bizansın dinini ilk
kabul eden topluluklardan olduğu doğrudur. Ancak
yayılmacıların, Lazların yaşadıkları
yörelerde açtıkları kiliseler siyasi kurumlar
olarak kalmıştır. Bu kiliseler yayılmacı
Roma/Bizans ve "Pontus"un dayatmacılıklarının
sembolleri olarak görülmüş, Lazlar kendi otantik inançlarını
,şeklen Hıristiyan oldukları dönemlerde de
sürdürmüşlerdir. Dolayısıyla Roma/Bizans
ve "Pontus" ile çatışma halinde olan
Lazların Osmanlıların dini olan İslamiyeti
süreç içinde kabul etmeleri, Roma/ Bizans ve "Pontus"a
duydukları doğal tepkinin bir sonucuydu.
ÇİN VE HİNDİSTAN'A BAĞLANAN TİCARET
YOLLARI
Lazika Krallığının yönetimi altındaki
bölge, çok önemli bir geçiş noktasıydı. Çin
ve Hindistan'a bağlanan ticaret yolları bu bölgeden
geçmekteydi. Dolayısıyla da, Bizanslılar
ve Persler için büyük bir önem taşımaktaydı.
Perslerin, Lazika'yı ele geçirmek istemelerinin bir
diğer nedeni de, müttefik olarak gördükleri ve Kafkas
önlerinde ve Doğu Avrupa'daki kavimleri, Lazika'yı
bir üs olarak kullanarak Bizanslılara karşı
savaşmaları için yönlendirmek istemeleriydi.
Bizanslıların uyguladığı baskıcı
yöntemler, Lazika halkları arasında Bizans karşıtı
eğilimlerin artmasına neden oldu. Bu eğilimlerin
güçlenmesi, Persler için bulunmaz bir fırsattı.
Ancak Lazika kralı Gubaz, gerek Bizans ve gerekse Persler
arasındaki çelişkilerden yararlanarak dengeli
bir dış politika uygulamaya çalışarak
yönetimi altındaki halkların zarar görmelerini
önlemek düşüncesindeydi.
Kral Gubaz'ın Bizans karşıtı ve Perslerle
müttefikliğe yönelik politikası, Bizanslıları
oldukça rahatsız etti ve bütün güçleriyle Lazika'ya
saldırdılar. Yıllarca süren savaşlardan
sonra 465'te Bizans ve Lazika anlaşarak çatışmalara
son verdiler.
BİZANS'IN LAZİKA'YI BÖLME SÜRECİ
Lazika Krallarının kendilerine sadakat göstermeyeceklerini
ve Trabzon'un doğusundaki yoğun Laz nüfusun da
kendileri için ileriye yönelik potansiyel bir tehlike olduğunu
bilen Bizanslılar, Lazika Krallığının
yönetimi altındaki Abhaz-Abaza ve Svanları Lazika'dan
ayırma planlarını uygulamaya koydu. Bizans'ın
amacı, Lazika'nın etnik ve siyasi etkinliğini
kırarak, bu krallığı süreç içerisinde
yok etmekti. Bizanslılar gerektiğinde de Abhaz-Abaza
ve Svanları hem Lazlara hem de birbirlerine karşı
savaştırmayı düşünüyordu.
8. yüzyıla gelindiğinde, Lazika krallığının
yönetim alanında nüfusunu Abhaz-Abazalar, Svanlar,
Megrel-Lazlar ve bölgeye Kartli'den göç eden Gürcülerin
oluşturduğu Abhazya Krallığı sahneye
çıktı. 780'lerde Abhazya Krallığının
sınırları Kuzeybatıda Nikopsia (Tuapse),
güneyde ise Çoruh yatağına kadar uzanıyodu.
KARADENİZ KIYILARINA GÜRCÜ (KARTVELİ) GÖÇÜ
Lazika'nın Rioni havzasının güney kesimi
5. ve 6. yüzyıllardaki Bizans-Pers savaşları
nedeniyle Megrel-Laz nüfusunun tamamına yakınını
yitirmişti. Bu yüzden Arap istilalarından etkilenen
Gürcüler Kartli'den kitlesel olarak göç ederek süreç içinde
bu bölgeye yerleştiler. Böylece günümüzde Müslümanları
Laz, Hıristiyanları Megrel olarak adlandırılan
Megrel-Lazlar arasında, arasında Gürcülerden oluşan
ve yine günümüzde Gurya/Acara olarak bilinen tampon bölge
oluştu.
GÜNEYDOĞU KARADENİZ'DE TAMPON BİR LAZ
DEVLETİ
"Abhaz", Ran, Kahet, Sometlerin kraliçesi olan
Tamara zamanında aktif bir politika izlendi. Kraliçe
Tamara döneminde, Karadeniz'den Hazar Denizi'ne kadar olan
bölgede yaşayan çok farklı etnik kökenlerden halklar
konfederal bir yapılanmaya gittiler. Haçlı Seferleri'nden
ve Bizans Sarayı'ndaki iktidar çatışmalarından
yararlanıldı. Bizans üzerine giden konfederal
ordu Güneydoğu Karadeniz'deki Lazların da aktif
desteğiyle Çoruh'tan başlamak üzere Karadeniz
Bölgesi'nde etkili oldu. Amaç konfederal bu yapının
içine, etnik olarak Lazlardan oluşan bir Laz devletini
de katarak, bu bölgede Selçuklu ve Bizanslılara karşı
konfederal yönetimin güvenliğini bu tampon Laz devletiyle
pekiştirmekti.
Latinlerin 1204'te İstanbul'u işgal etmeleriyle,
Bizans İmparatorluğu zaafa uğradı. Bu
gelişmeler, konfederal krallığın sınırlarını
Trabzon'u da içine alacak şekilde genişletmesine
yardımcı oldu. Trabzon yöresine de Laz nüfusunun
akışı hızlandı. Trabzon Krallığı
üzerindeki Kafkasyalıların konfederal yönetiminin
etkisi ve Trabzon'un doğu kesimlerindeki Lazların,
Bizans boyunduruğundan kurtulması Bizanslıları
rahatsız ediyordu. Trabzon Krallığı
yönetiminde, Bizans yanlısı gruplar ile Kafkasyalıların
konfederal yönetiminin desteklediği Lazlar arasında
kıyasıya bir iktidar mücadelesi başladı.
l204'te "Lazia Thema"sı kuruldu.
BİZANS'IN SONU
Lazların Bizanslılarla olan mücadelesi, 1453'te
Osmanlıların Bizans İmparatorluğuna
son vermelerile bitti. 2.Mehmet, Karadeniz'i bir Osmanlı
gölü haline getirmek istiyordu. Tahta çıkar çıkmaz,
1451'de Doğu Karadeniz kıyılarına 50
kadar kadırga gönderdi. Batumi civarı ve Sohumi'de
etkinlik kurarak, bu bölgelerde yaşayan Abhaz-Abazaları,
Megrel-Lazları ve Gürcüleri yönetimi altına almaya
başladı. Böylece Trabzon Krallığı
doğusundan kuşatılmış oldu. Soçi'den
başlayan, Kuzeybatıya doğru Karadeniz kıyıları
ise, Kırım Hanlığının kontrolü
altındaydı. Trabzon'un doğu kesimlerinde
bugün olduğu gibi o zamanda yaşayan Lazlar ise,
Trabzon Krallığı yönetimi altında ancak
"Rum" yönetimiyle çatışma içindeydi.
Lazlar, bir anlamda Trabzon Krallığını
ele geçirmek isteyen Osmanlıların müttefiği
durumundaydı.
1461'de Osmanlıların Trabzon Krallığını
ele geçirmeleriyle birlikte Lazlar da Osmanlı yönetimine
girmeye başladılar.
OSMANLI YÖNETİMİ VE LAZ DEREBEYLERİ
1519'da Trabzon, Batumi'nin de dahil edilmesiyle ayrı
bir eyalet haline getirildi. Bu bölgeyi 1640'ta dolaşmış
olan Evliya Çelebi'ye göre, Eyaletin beş sancağı
şunlardı: Canik, Trabzon, Gönye, Aşağı
Batumi ve Yukarı Batumi. Lazistan'ın merkezi Gönye
idi. Kazaları ise, Atina
(Pazar), Sumla, Viçe/Biçe ve Arhavi'ydi.
Osmanlı yönetimi, Güneydoğu Karadeniz Bölgesini
yönetsel birimlere ayırdı. Koch, 15 derebeyliği
sayar: Atina(Pazar, iki), Bulep, Ardeşen, Viçe, Kapiste,
Arhavi, Kisse, Hopa, Makriali, Gönye, Batumi, Maradit, Perlevan
ve Çat derebeylikleri.
1851'de Acara çevresi, Aşağı Gurya ile birlikte,
kurulmuş olan Lazistan Sancağı'na bağlandı.
1877-1878 ("93") Osmanlı-Rus savaşları
sonucu Batumi'nin Rusların eline geçmesiyle, Lazistan
Sancağı'nın merkezi Rize'ye taşındı.
GÜNEY KAFKASYA
Rusların bölgede etkili olmaya başlamalarından
önce, 17 yüzyılda bugün Gürcüstan olarak bilinen coğrafyada
üç krallık bulunuyordu. Başkenti Tiflis olan Kartli
Krallığı; kuzeydoğuda Kaheti Krallığı
ve batıda da Kutaisi civarını elinde bulunduran
İmereti Krallığı. Bu krallıklardan
ilk ikisini İranlılar, sonuncusunu da Osmanlılar
denetliyodu. Doğu Karadeniz kıyıları,adı
geçen bu üç krallığın egemenlik alanı
dışındaydı. Kuzeyde Soçi-Sohumi arası
Abhazya'ya; Sohumi-Poti arası Megrelya'ya; güneyde
Poti-Batumi arası Gurya'ya aitti. Bu üç prenslik Osmanlı'ya
haraçla bağlıydı. Güneybatı'da ise,
Samtshe ve Saatabego prenslikleri vardı. Bu prensler
zamanla İslamiyeti benimsediler ve Osmanlı'ya
doğrudan bağlı birer valilik haline geldiler.
OSMANLI COĞRAFYASINA LAZ GÖÇLERİ
1877-1878 Osmanlı-Rus savaşları sonucunda,yerlisi
oldukları bölgelerin ve Batumi'nin Rusların eline
geçmesinden sonra, Müslüman Lazların bib kısmı
Osmanlı topraklarına kitlesel olarak göç etti
ve İzmid Sancağı içinde bulunan bölgelere
yerleştirildiler. Osmanlı-Rus savaşlarında
Laz gönüllüler Ruslara karşı Osmanlıların
safında savaşmışlardı. 16 Mart
1921 Türk-Rus Antlaşması üzerine de bir kısım
Müslüman Laz yine Türkiye'ye göç etmek zorunda kalmıştır.
LAZLARIN KURTULUŞ SAVAŞI'NA VE CUMHURİYET'E
KATKILARI
Lazların, küçük kayıklarıyla olan denizcilik
faaliyetleri,Türkiye'nin Kurtuluş Savaşı
sırasında oldukça önemli bir yere sahiptir. Büyük
miktarda silah ve mühimmat Batumi'den Samsun'a Laz takalarıyla
getirildi. Lazlar da, diğer Osmanlı tebaaları
gibi, Cumhuriyetin kurulmasında fedakarlıklarda
bulundular, emek verdiler.
Batı Gürcüstan'ın Megrelya (Samegrelo) bölgesinde
konuşulan Megrelce'ye yakın bir dili konuşan
Lazlar, Rize'nin Pazar, Ardeşen, Çamlıhemşin,
Fındıklı; Artvin'in Arhavi, Hopa ilçelerinde;
Acaristan'ın Batumi kenti civarında; Abhazya'da
ve 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı ve sonrasında
Osmanlı topraklarına göç ederek yerleştikleri
Türkiye'nin batı bölgelerinde de (Adapazarı, Düzce,
Bolu, Akçakoca, Yalova vb.) yoğun ve toplu olarak yaşamaktadırlar.
Makale Yazarı: Ali İhsan Aksamaz
Kaynak: Yeni Karadeniz Güneşi Gazetesi,
Sayı: 9, Kasım 2001, İstanbul
|