FORUM KONUK DEFTERI MOVIE FLASH KLIPLER Lazca Dil Kursu TARİHTEN TASARIMA / SARRAF DERGİSİ / ( Lazuri.Com )

Muğla Üniversitesi Takı Tasarımı ve Süs Taşı İşlemeciliği bölümünde bitirme ödevi olarak “ALTIN ÜLKESİ KOLHETİ” yi araştıran ve daha önce tasarımlarını tanıttığımız Songül KUYUMCU artık çizimlerini hayata geçirdi. Tasarımları bir hayli ilgi gören KUYUMCU, tasarımları ve ürettiği takılarıyla Lazları farklı bir alanda da dünyaya duyuruyor. İlk olarak koleksiyona ait beş parçayı takı olarak beğenimize sunan KUYUMCU' nun bu çalışması sektörün önde gelen yayınlarından SARRAF DERGİSİ tarafından konu edildi. Tasarımlar hakkında daha ayrıntılı bilgileri www.kolhis.com adresinden alabilirsiniz.
Lazuri.Com

 

Kolye : Balta ve bıçak başı

Kolye : Balta ve bıçak başı

 



Kolye: Kolhis Güneşi / Süani Mjora

 

Kolye : Kemençe

Kolye : Kemençe

 

Saç tokası : Kapı süslemesi

Kolye & Broş : Kapı süslemesi

 

Yüzük : Kiriş motifi

Yüzük : Kiriş motifi

Yasal uyarı: Bu sayfadaki tasarımlar Telif Hakları ile ilgili yasal mevzuat uyarınca korunmakta olup, Songül Kuyumcu'nun yazılı izni olmadıkça kullanılamaz, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, her ne suretle olursa olsun ticari amaçla çoğaltma ve yayma yapılamaz. tasarımlar kopya edilemez, diğer internet sayfası ya da topluma acık yerlerde yayın(m)lanamaz.

Songül KUYUMCU ile Kolheti Medeniyeti üzerine yapilan Röportaj;

Tarihten Tasarıma

Sarraf dergisi; Emir Osmanoğlu

Kolheti kültürünü günümüze taşıyan Songül Kuyumcu: Yapılan tasarımların bir hikayesi olmalı

TASARIMIN GÜCÜ ANLAŞILMALI
•  Eski medeniyetlerin kullandığı takılar günümüzde modern formda yeniden canlandırılırken giyim modasıyla eşgüdümlü olarak düşünülerek mi oluşturuluyor. Eşgüdümlü düşünülmesinin önemi nedir anlatabilir misiniz?

Songül KUYUMCU: Eski medeniyetlerin, günümüzde dönem filmleri ile sinemalarda gösterimi ile gündeme getirilmesi kültür araştırmalarını tetiklemiştir. Dünya genelinde birçok sanatsal çalışmada da konu edildiği gibi, 21. yüzyılın kültürlerin tanıtımı için uygun bir zaman olduğuna inanıyorum. Görsel alanda yapılan her şey insanların ilgisini çekmesi sebebiyle ön planda olmakta. Bununla bağlantılı olarak tüm sektörler kendi içlerinde bunu değerlendiriyor ve yenilikler ile tüketicinin beğenisine sunuyorlar. Giyim sektörü de bu anlamda başı çekiyor diyebiliriz. Mücevher, takı ve aksesuar sektörünü de bunun dışında tutmamız pek mümkün değildir.Birbiri ile bağlantılı sektörler olması sebebi ile her yeniliğin diğerine etkisi kaçınılmaz. Giyim modasını yakın takip içerisinde bulunan insanların bunu aksesuar ile tamamlamak isteyecekleri düşünülecek olursa bu tekstil ile aksesuarın dirsek temasının önemini perçinliyor. Mücevher ve takıların kültür araştırmaları ile zenginleştirilip, çeşitlendirilmesi çağımızın hareketliliği içerinde bir renk ve çeşitlilik katmakta. Bu anlamda tasarımcıların ve firmaların derinlemesine bir araştırma içerisine girmeleri gerektiğini düşünüyorum. Tarihi buluntuların birebir şekilde üretimi değil, bunun günümüz şartlarında kullanımı açısından değerlendirildikten sonra sunumu yapılmalı.

•  Yapılan araştırmalarda tarihsel olana ilginin artmasına nasıl bakıyorsunuz. Tarihsel olana ilginin artması modern anlamda tasarımın önünde bir engel olarak mı duruyor, yoksa eski uygarlıklardan sadece ilham almamızı mı sağlıyor. Sizce eski uygarlıklardan ilham almak bugünkü üretimi tetikleyen bir şey mi yoksa ortaya daha kaliteli tasarımların çıkması için ilham kaynağı olur mu?

Songül KUYUMCU: Tarihsel olan, hikayesi, yaşanmışlığı olan takılar günümüz insanlarını cezbeden bir olgu. Üzerinde taşıdığı takının veya giysinin yüzyıllar önce bir kralın, firavunun veya bir sultanın taşımış olması takan kişiye büyük bir haz veriyor Hikayesi olan, özel takılar üretilip sunulursa, insanlar kullan – at mantığından uzaklaşıp değer verdikleri şeyleri koruyup, gelecek nesillere bırakacaklardır diye düşünüyorum. Makineleşmenin olmadığı dönemlerde el işçiliği, ustalığı ile yapılmış ihtişamlı mücevherler aksesuarlar var. Bu takılar günümüze uyarlandığında daha sade, günlük yaşamda kolayca kullanılabilecek bir şekilde tasarlanmalı. Bence, dönem takılarını yorumlamak bir handikap sayılmamalı. Firmalar ve tasarımcılar bu ince çizgiyi korurlar ve bu şekilde koleksiyonlar hazırlanırsa , bakıldığında zevk veren, başarılı çalışmalar ortaya çıkacaktır.

•  Türkiye'de büyük altın, mücevherat ve takı firmaları bile tasarımın zorunluluğunu yeni yeni kavramaya başladılar, sizce üretici firmaların tasarıma ve tasarımcıya yaklaşım tarzı şu an nedir ve nasıl olması gerekir?

Songül KUYUMCU : Dünya trendlerini yakından takip eden ve farkı yakalamayı hedefleyen firmalar tasarımın gücünün farkında. Diğer firmalardan kendilerini ayrı bir yere koymak, tarzını yaratmak isteyen firmalar, firma kimliğini ortaya koymak adına tasarıma ve tasarımcıya önem vermeye başladılar ancak hala ülkemizde patron beğenisine odaklandırılmış ürünler maalesef piyasada. Kazanç odaklı takıların sektörde trend belirlemesi acı verici. Sonsöz hiçbir zaman tasarım grubunda veya tasarımcıda olamıyor, henüz bu bilinç yerleşmedi. Dünya çapında bir marka sahibi olmak isteyen mücevherat ve takı firmaları külahlarını önlerine koyup düşünmeliler. Başkaları tarafından yapılmış bir tasarımı yapıp üretmeyi mi yoksa yapılmamışı tüm risklerine rağmen üretip sunmak mı? Türkiye henüz bunu sorgular durumda. Tabi istisnalar var. Çok özel tasarımlara rastlamak mümkün, gönül tüm firmaların aynı zihniyette tasarıma yaklaşmalarını ister. O zaman elimizde ki bu tarihsel zenginliği güce çevirip dünya üzerinde farklı bir konuma gelmemiz mümkün olur.

BU TOPRAKLARIN HAKKINI VERMEK BİZE KALIYOR
•  Anadolu üzerinde birçok uygarlık barındırmış dünyanın ender yerlerinden birisi. Ve burada yaşamış medeniyetlerin hemen hemen hepsinden geriye kalan miraslar var. Bu mirasları kuyumculuk ve takı anlamında, hikâyesi olan takılar üretme noktasında bize sunduğu imkânları anlatır mısınız?

Songül KUYUMCU : Anadolu, uçsuz bucaksız bir zenginlik. Dünya yüzeyinde yaşamış en kalıcı uygarlıkların beşiği olmuş. Bizler bu toprakların üzerinde doğmuş ve yaşamakta olduğumuz, bu kültürle yoğrulduğumuz için çok şanslıyız. Dil, din ve kültür mozaiğine sahip Anadolu'muz, yaşanmışlıkları ile bize öyle güzel zenginlikler sunmakta ki bunları değerlendirmek ve bu toprakların hakkını vermek bize kalıyor. Sadece kuyum ve takı sektörü için değil, tüm sanat dallarında da değerlendirmek gerektiği kanaatindeyim. Bu sayede gün yüzüne çıkan çalışmalardan da yararlanılarak sektörde değişik işler yapılabilir.

Tasarımcılar doğanın sunduğu tüm imkânlardan faydalanırlar. Eğer bu bir kültürün içinden günümüze kalmış bir zenginlik ise onu da en iyi şekilde değerlendirmek gerekir.

Tasarımlarımda bütün bu yaşanmışlıkları, tarihsel zenginliği kullanmayı seviyorum. Hikayesi olan konuşan, gülen, hüzünlü veya gizemli tasarımlar yapmaya çalışıyorum, takıyı kullanacak kişilere de özel olduklarını hissettirdiğine inanıyorum.

KOLHETİ: TARİHİN DERİNLİKLERİNDE KALMIŞ ÇOK RENKLİ BİR KÜLTÜR
•  Siz Anadolu'da yaşamış medeniyetlerden KOLHETİ üzerinde bir çalışma yaptınız Kolheti medeniyetinin üretmiş olduğu estetiği araştırdınız, ona yeni bir biçim verdiniz ve vermeye devam ediyorsunuz. Kolheti medeniyetini incelerken bu medeniyetle ilgili en dikkat çekici özellik neydi? Biraz Kolheti'den ve estetiğinden bahseder misiniz?

Songül KUYUMCU : Kolheti medeniyeti ülkemizde kökleri bu uygarlıktan gelen Kolhler (Lazlar) için yabancı değil bunun dışında kalan insanlar için çok yabacı bir kültür.

Ben de çevremdeki birçok insanın unutulmaması için mücadele verdiği Kolheti medeniyetini işleyerek, bu kültüre destek vermek istedim.

Ben detaycı bir yapıya sahibim. Bu da benim Kolheti medeniyetini araştırırken çok işime yaradı. Bir halkın yaşam biçimi, yaşadığı coğrafya, geçim kaynakları, yeme-içme alışkanlıkları, ananeleri, dini, dili, müziği, folkloru bizim o kültür hakkında detaylı bilgi sahibi olmamızı sağlıyor. Kolheti medeniyetinde özellikle kapı süslemeleri, bıçak başları, balta başları, serende süslemeleri, kiriş süslemeleri, mutfak eşyaları vb. gibi yaşam içerisinde kullanılan malzemeler beni çok etkiledi. Bunları da tasarımlarıma aktardım. Tasarımlarımda metal olarak altın ve gümüşü, doğal malzeme olarak da gül ağacı ve abanoz ağacını kullandım. Doğal malzeme ve metal malzemelerin birlikteliğinden çok özgün tasarımlar elde ettim. Bu kültürü araştırırken bir Laz atasözünü kendime rehber aldım:

“Na-uşkunik ikums; na-var uşkunik digurams. “Bilen yapar, bilmeyen öğrenir.”

Bu kültüre olan ilgim eşimden dolayı başladı kendisi Kolhi kültüründen gelen bir Laz ve bu kültürün tanıtılması ile ilgili çalışmaların içerisinde yer alıyor. Bana çalışmam sırasında yön gösteren ve elindeki yazılı ve görsel malzemeleri kullanmamı sağlayan; böylelikle kültür araştırmamı sağlam temellere oturtmamı ve kültürün derinliklerine ulaşmamı sağlayan; İsmail Avcı Bucaklişi, Gubazi Cibarişi ve Yavuz Yazıcı'ya sonsuz teşekkür ederim.

 

ALTIN ÜLKESİ KOLHETİ
İsterseniz Kolhler kimdir? Medeniyet nerede yaşamıştır? Biraz bunlardan söz edeyim.

Kolheti, Büyük ve Küçük Kafkasyanın doğusunda yer alan ve Karadeniz sahilleri ile sınırlanan bölgede yer alan, yüksek medeniyete ulaşmış bir ülke idi. Altın Ülkesi Kolheti diye kaynaklarda geçer.

Kolheti medeniyetinin merkezi gelişim yeri Batı Gürcistan, Büyük ve Küçük Kafkasya arasındaki bölgedir Türkiye'nin sahil kesimleri'nde de arkeolojik buluntular mevcuttur. (Örneğin Ordu'da). Kolhi kültürünün ortaya çıkışı Karto-Kolhi etnik grubunun parçalanıp ayrılması ve büyük bir Megrelo-Laz (Kolhi) halk grubunun Kolhi havzasına yerleşmesi ile bağlantılıdır. Bu etnik grup yeni teknik ve sanatsal yapıtlar ortaya çıkarıp yaygınlaştırdılar.

Kolheti medeniyetinin M.Ö. 2. binyıllarına uzanan eserlere rastlanmasına rağmen kültürel gelişimin başlangıcı olarak M.Ö. 16.-15. yüzyıllar kabul edilmektedir. Bu döneme ait eserlerde kültürün klasik formu en belirgin biçimde görülmektedir. Kültürel gelişim M.Ö. 15-11 ve M.Ö. 11-7. yüzyıllar olarak iki ana döneme ayrılarak gelişmekte.

Kolhi kültürünün ana elemanları kütük ağaç mimarisi, çanak çömlek, tarım ve çesitli savaş aletleridir . Bunların içinde baltalar, kazma, çeşitli gereç ve oklar karakteristik olan buluntulardır.

Özellikle baltalar Kolhi medeniyetinin karakteristik ürünlerindendir. Bende tasarımlarımda balta başlarından ve kapı süslemelerinden oldukça yararlandım. Arkeolojik açıdan üç farklı ana formu yansıtmaktadırlar. Bazı balta ve ok uçlarındakiler Kolhi kültürünün karakteristik elementlerini yansıtmaktadır. Kolhi kültürüne ait eserler (baltalar, kama, ok uçları, kemer, masif yüzükler, çengelli iğne) ve iğnelerin formu ve işlevi kültürün kendi özelliklerini yansıtan çeşitli hayvan ve birbiri ile akraba ornamentlerdir.

Çok değişik ve renkli bir kültür olduğuna inanıyorum bu yüzden çalışmaların devam etmekte kültürün tanıtılması dünya üzerinde de gerekir diye düşünüyorum. Bu kültürün mensubu olan çok kişiye ulaştım hepside böyle bir çalışmanın yapılmasından dolayı memnuniyetlerini dile getirdiler bundan dolayı çok mutlu oldum. Koleksiyonumu yurt içi yurt dışında sergiler yaparak tanıtmayı amaçlıyorum. Bu sayede Kolheti medeniyetini dünyaya tanıtılması adına bir adım atmış olacağım. Ticari kaygı taşımadan Kolhis Tasarım ve Üretim Atölyesi olarak tüm imkânlarımızı kullanarak bir araştırma içine girdim. Bunu özellikle belirtmek istiyorum çünkü ticari kaygı ülkemizde sanatsal çalışmaların önünde bir engel olarak duruyor. Bu tür çalışmaların firmalar tarafından da yapılması halinde Türkiye'de ki tarihsel zenginliğin dünyaya tanıtılması mümkün olacaktır kanaatindeyim.

•  Bir tasarımcı olarak, müşterilerin uygarlıkların mirasları olan ürünlere yaklaşımını nasıl buluyorsunuz. Örneğin Kolheti'de bir anlamı olan ürünün günümüz sürümünü alırken bu gibi şeylerden etkileniyorlar mı?

Songül KUYUMCU : Eğer o kültürle ilgili bir bağları varsa, insanlar bu takılara sahip olmakla beraber böyle bir çalışmanın yapılmasından ve üretiminin gerçekleşmesinden mutluluk duyuyorlar. Kolheti örneğini verecek olursak, bu tasarımlar Kolh(Laz)ları yakından ilgilendiriyor. Onlar için bu çalışmanın bir parçasına sahip olmak önemli. Bunun yanı sıra ülkemizde ve dünyada böyle bir koleksiyon ilk defa hayata geçti. Bu kültürle bir bağı olan veya olmayan birçok insan bu uygarlığın farkına varıp, hikâyesini öğrendiğin de o dönemin izlerini taşıyan bir tasarıma sahip olmayı ayrıcalık sayacaklardır.

•  Kolheti kültürü üzerine çalışmanız devam ediyor bu çalışma bittiğinde nasıl bir konsept belirleyeceksiniz, yine eski bir uygarlığın bilinmeyen bir yönünü ortaya çıkarmayı düşünüyor musunuz?

Kolheti üzerinde çalışmalarım devam etmekte, bu kadar köklü bir uygarlığı tanıyıp tanıtmak eşimin de Laz olmasından dolayı benim için önemli ama araştırılmayı hak eden çok kültür var. Sadece Anadolu da değil tüm dünya üzerindeki kültürleri düşünecek olursak, bu bağlamda araştırılmayı bekleyen öyle çok kültür var ki tasarımlarım için yeni araştırmalar içerisinde olacağım.

Kültürleri tasarımlarımda yorumlamak beni mutlu ediyor, Bir kültürün tasarımlarını yaparken ve onlara atölyemde hayat verirken, bu takıları takacak kişilerin bir hikayesi olan ve onlara kendilerini özel hissettirecek takılar olmasına özen gösteriyorum.

Kolhis tasarım ve üretim atölyesi, yurtiçi ve yurt dışında özel olmak isteyenler için vazgeçilmez bir marka olacaktır.

Sarraf dergisi 03.07.2006

   

 
Copyright © 2002-2024 Lazuri.Com | Telif Hakları saklıdır.