Uyari: Bu sayfada Lazca sözcükler için "Alboni Font"(yazı karakteri) kullanılmıştır.
"Windows \ Fonts" dizininde Alboni Font olmayanlar karakterleri yanlış görecektir. Bunun olmaması için
Windows\Fonts dizinine
[Alboni Font'u buradan yükleyebilirsiniz].
Ayrıntılı bilgi için Lazuri Font ya da LazuriPC sayfamızı okuyunuz. |
Kolye : Balta ve bıçak başı
Kolye: Balta başı
Kolye : Bıçak başı
Kolye : Kemençe
Saç tokası : Kapı süslemesi
Yüzük : Kiriş motifi
Yüzük ve Anahtarlık : Kapı motifi
Yasal uyarı: Bu sayfadaki tasarımlar Telif Hakları ile ilgili yasal mevzuat uyarınca korunmakta olup, Songül Kuyumcu'nun yazılı izni olmadıkça kullanılamaz, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, her ne suretle olursa olsun ticari amaçla çoğaltma ve yayma yapılamaz. tasarımlar kopya edilemez, diğer internet sayfası ya da topluma acık yerlerde yayın(m)lanamaz.
|
ALTIN ÜLKESİ KOLHETİ DEN GÜNÜMÜZE TASARIMLAR
Songül Kuyumcu, Muğla Üniversitesi Takı Tasarımı ve Süs Taşı İşlemeciliği bölümünde bitirme ödevi olarak ALTIN ÜLKESİ KOLHETİ'yi araştırdı. Araştırma sonucu ortaya çıkardığı tasarım ve takıları Üniversite tarafından, ULUSLARARASI KUYUMCULUK VE TASARIM FUARI ISTANBUL 2005'te sergilendi. Tasarımlarını görmek ve kendisiyle kısa bir söyleşi yapmak üzere Lazuri.Com editörü Paluri Arzu Kal da fuarı izleyenler arasındaydı.
“Tasarımlarımla işlediğim kültürü tanıtmak istiyorum.” diyen Songül Kuyumcu ile KOLHETİ çalışmasını konuştuk.
Paluri A.Kal: Kolheti kültürünü inceleme fikriniz nereden doğdu?
Songül Kuyumcu: Okuduğum bölümde, tasarım dersimizde, özgün kültürlerin araştırılıp tasarımlara aktarılması ile ilgili bir çalışma yapmamız istenmişti. Ben de eşimin Laz olmasından dolayı hiç de uzak olmadığım Kolheti medeniyetini incelemeye karar verdim. Benim için ilginç bir serüvendi. Bu çalışma aynı zamanda okulda bitirme ödevim oldu. Çalışma dosyasında, Laz tarihi, Laz kültürü ve Lazca ile ilgili bilgiler de mevcuttur.
Türkiye altın takı ve aksesuarları konusunda dünyada önemli bir yere sahip olmasına rağmen, benim çalışmama kadar, hiçbir tasarımcı bu topraklar üzerinde yaşayan Kolheti medeniyeti ve kültürünü araştırmaya gerek duymamıştı.
Dünya genelinde birçok sanatsal çalışmada da konu edildiği gibi, 21. yüzyılın kültürlerin tanıtımı için uygun bir zaman olduğuna inanıyorum.
Hikayesi olan, özel takılar üretilip sunulursa, insanlar kullan – at mantığından uzaklaşıp değer verdikleri şeyleri koruyup, gelecek nesillere bırakacaklardır diye düşünüyorum.
Ben de çevremdeki birçok insanın unutulmaması için mücadele verdiği Kolheti medeniyetini işleyerek, bu kültüre destek vermek istedim.
Paluri A.Kal: Bu kültürün tasarımlarını yaparken hangi yolu izlediniz. Daha önce böyle bir örnek yoktu bu sizi zorlamadı mı?
Songül Kuyumcu: Ben detaycı bir yapıya sahibim. Bu da benim Kolheti medeniyetini araştırırken çok işime yaradı. Bir halkın yaşam biçimi, yaşadığı coğrafya, geçim kaynakları, yeme-içme alışkanlıkları, ananeleri, dini, dili, müziği, folkloru bizim o kültür hakkında detaylı bilgi sahibi olmamızı sağlıyor.
Bu saydıklarım ışığında, daha önce de Büyük İskender'in hüküm sürdüğü Hellenistik dönemi incelemiş ve bu dönemle ilgili özgün takı tasarımları hazırlamıştım. Hazırladığım tasarımlar ödüle layık görülerek bir firma tarafından da üretilmiştir.
Kolheti'nin günümüze uyarlamasını da özen göstererek yaptım. Çünkü bundan sonra yapılacak çalışmalar için bir örnek teşkil edebileceğini düşünüyorum. Bunun bilinciyle çok titiz bir çalışma oldu.
Paluri A.Kal: Bu kültürün sizin açınızdan en ilgi çeken yanı nedir?
Songül Kuyumcu: Kolheti bir ALTIN ÜLKESİ ve Kolheti'de geçen Altın Post Efsanesi (Golden Fleece) beni müthiş etkiledi. Bunu anlatmak isterdim ama biraz uzun, ilgi duyanlar lazuri.com ve lazebura.net web sitelerinde bu hikayeyi bulup okuyabilirler.
Kolheti medeniyetinde özellikle kapı süslemeleri, bıçak başları, balta başları, serende süslemeleri, kiriş süslemeleri, mutfak eşyaları vb. gibi yaşam içerisinde kullanılan malzemeler beni çok etkiledi. Bunları da tasarımlarıma aktardım. Tasarımlarımda metal olarak altın ve gümüşü, doğal malzeme olarak da gül ağacı ve abanoz ağacını kullandım. Doğal malzeme ve metal malzemelerin birlikteliğinden çok özgün tasarımlar elde ettim.
Paluri A.Kal: Araştırmanız sırasında kendinize rehber olarak neyi seçtiniz?
Songül Kuyumcu: Bu kültürü araştırırken bir Laz atasözünü kendime rehber aldım:
“Na-uşkunik ikums; na-var uşkunik digurams. “Bilen yapar, bilmeyen öğrenir.”
Öğrenme sürecimde ise bu kültürün tanıtımında ne kadar geç kalınmış olduğunu gördüm.
Paluri A.Kal: Kaynaklara nasıl ulaştınız? Kaynaklarınız kimlerdi?
Songül Kuyumcu: İlk olarak eşime sorarak bilmediklerimi öğrenmeye başladım. Eşim Laz kültürüne emek veren kişilerden biridir. Kendisinin bu kültür konusunda emek harcamaya hazır kişilere sonsuz yardım ve destek olduğunu sürekli görüyorum. Beni, www.lazuri.com ve www.lazebura.net sitelerine, ayrıca tarih ve kültür konusunda araştırma ve çalışmalar yapan arkadaşlarına yönlendirdi. Bu siteler benim için çok önemli iki kaynak olmuştur. Site kurucu ve yöneticilerine sonsuz teşekkür ediyorum. Sitelerdeki bilgilerin bilimsel verilere ulaşmak isteyenler için titiz ve ciddi bir araştırma yapılarak hazırlanmış olduğunu gördüm.
Bana çalışmam sırasında yön gösteren ve elindeki yazılı ve görsel malzemeleri kullanmamı sağlayan; böylelikle kültür araştırmamı sağlam temellere oturtmamı ve kültürün derinliklerine ulaşmamı sağlayan; İsmail Avcı Bucaklişi, Gubazi Cibarişi ve Yavuz Yazıcı'ya sonsuz teşekkür ederim.
Paluri A.Kal: Üniversitenizin çalışmanızla ilgili tutumu nasıldı?
Songül Kuyumcu: Özellikle tasarım hocam Sn. Simay Bodur'a bu kültürü inceleyeceğimi söylediğimde çok olumlu karşıladı. Tasarımlarımın oluşması aşamasında ise eskizleri gördüğünde çok heyecanlandı ve bu kültürün mutlaka tanıtılması gerektiğini söyledi.
Bu doğrultuda İSTANBUL 2005 Uluslararası Kuyumculuk ve Tasarım Fuarında Üniversitenin standında bu çalışmanın sergilenmesi uygun görüldü. Kolheti medeniyetinin günümüze uyarlanmış takıları olarak sergilendi. Tasarımlarımın fuar süresince Laz olan, olamayan her kes tarafından ilgi görmüş olması beni çok mutlu etmiştir.
Paluri A.Kal: Atelyenize KOLHIS ismini verdiniz, neden?
Songül Kuyumcu: Kolheti medeniyeti bana bir efsanenin kapılarını aralamıştır. Bu efsaneye kaynaklık eden Kolheti yani “KOLHIS” medeniyetidir. Beni tanıtacak ismin bir hikayesi olmalı ki benim yaptığım tasarımların da bir hikayesinin olduğunu anlatabileyim.
Bu kültürün tasarımlarını yaparken ve onlara atölyemde hayat verirken, bu takıları takacak kişilerin bir hikayesi olan ve onlara kendilerini özel hissettirecek takılar olmasına özen gösteriyorum.
Paluri A.Kal: Bundan sonraki hedefleriniz nelerdir?
Songül Kuyumcu: Kolheti takılarını kolleksiyon çerçevesinde geliştirmekteyim. Bunların üretimi tamamlandıktan sonra başta İstanbul olmak üzere ülkemizde ve yurt dışında sergilenmesi konusunda çalışmalarımız olacak. Bu benim için çok önemli bir proje, ne kadar çok kişiye ulaşabilirsem o kadar mutlu olacağım. Bu çalışmada Kolheti kültürünün varlığını da anlatmış, vurgulamış oluyorum. Bununla birlikte diğer medeniyetlerin takıları konusunda da çalışmalarım devam edecek. Dönemsel takılar, tasarımlarımda önemli yer tutmaya devam edecektir. Kolhis tasarım ve üretim atelyesi, yurtiçi ve yurt dışında özel olmak isteyenler için vazgeçilmez bir marka olacaktır.
(24.12.2005)
|