Karadeniz Kıyı Kıyım Yolu Açılıyor.
Karadeniz Sahil Yolu adıyla, başlangıçta iyi niyetle, Karadeniz'e hizmet ve yatırım getirmek amacıyla başlatılan girişim, gelinen noktada tam bir çevre felaketine dönüşmüştür.
Projesi olmadan, "Avam Proje" adındaki karalamalarla, yeterli "etüt", "çevresel değerlendirme" ve "sosyal fayda analizleri yapılmadan", ilgili belediyeler ile eşgüdüm kurulmadan, ihtiyaçlar saptanmadan, "ben yaptım oldu" mantığı ile başlatılan yol inşaatı, Karadenizlilerin yıllardır bekledikleri yolu bir kabusa dönüştürmüştür.
Özlem olan "yol" :"yolsuzluğa", "yolunu yoldan bulmaya" dönüşmüştür.
Mühendislik biliminin temel ilkeleri olan emniyet, estetik ve ekonomi ilkelerinin tümü yok sayılarak, emniyetsiz, estetiksiz ve ekonomik olmayan bir "kıyı kıyım yolu"nun inşası başarılmıştır.
Kıyı Kanunu hükümleri çiğnenmiş, kıyı kenar çizgisi dahi belirlenmeden kilometrelerce kıyı doldurularak, dünyada bir eşi benzeri daha olmayan, adeta bir rıhtım inşa edilmiştir. Kıyı kasabalarının denizle olan, sevdalarına Çin Seddi çekilmiştir.
Dünyanın en çirkin kıyıları yaratılmak için kilometre başına on milyon dolar harcanma başarısı gösterilmiştir.
Projenin başından sonuna yalan söylenmiş, ihale sürecinde hileler yapılmış, ihale yasasının "savunma" amaçları için konmuş istisnai hükümlerine göre gerçek bir ihale yapılmadan, belirli yükleniciler arasında anlaşmalı bir ihale yapılarak, kamu daha işin başında büyük zararlara uğratılmıştır. Libor artı %17,5 faizlere hazine garantileri sağlanmış, hazine talan edilmiştir. Sonuçta 800 milyon dolar olarak hedeflenen maliyet 4,5 milyar dolara yükselmiş, pahalı denen Güney Transit yolu rakamlarına ulaşmıştır.
Yalan yanlış fizibilite raporları hazırlanarak, 100–150 metre yükseklikten geçecek yol maliyeti olduğundan pahalı gösterilmiş, deniz dolgusu ile yapılacak yol maliyeti olduğundan düşük gösterilerek, yükleniciler için kârlı olan "dolgu yol" pazarlanmıştır. Kilometrelerce uzaklıktan, binlerce kamyon ile kaya taşınarak, Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım'ın dediği gibi "aptalca bir mühendislik eseri" ortaya konmuştur.
Bazen "kucağımızda bulduk yapacak bir şey yok" denmiş, Arhavi, Fındıklı, Ardeşen gibi yapılacak bir şeylerin olduğu yerlerde, yapılabilecek olanlar, sivil toplum kuruluşları tarafından üniversitelere yaptırılan alternatif projeler ile ortaya konmuş fakat önceki iktidarlar gibi kirli siyaset- yüklenici ilişkilerinin dayanılmaz cazibesine kapılınmış, "al gülüm" "ver gülüm" ilişkiler içinde yüklenicilerin isteğine harfiyen uyulmuştur. Bu konuda ayak direyen Karayolları Genel Müdürleri ve Bayındırlık Bakanları değiştirilmiştir.
Zaman olmuş "biz de çevreciyiz ama kamu yararı bizim için esastır" denerek "kıymeti kendinden menkul" vecizeler üretilmiş, felakete karşı çıkanlar kamu yararı aleyhine çalışan provokatörler olarak nitelenmiş, zaman olmuş felakete karşı oluşan tepki Sayın Osman PEPE gibi "yolu bu şekilde yapanın eli kırılsın" denerek savuşturulmuştur.
Yargının "mevzuata uygun değil" dediği, "kamu yararına aykırı" dediği projeler, arkadan dolanarak, yeniden ve yeniden ilan edilen idari kararlar ile yargı ayaklar altına alınarak uygulanmıştır. Yargının hızı iş makinelerinin yanında yavaş kalmış, inşaatlar bitmiş, fakat yargı süreci bitmemiştir.
Gün olmuş; yolun "garabeti" karşısında yükselen eleştirilere karşı, vaktiyle "sahte sit" diye öfkeyle karşı çıkılan sit alanları sayesinde kurtulan "Tirebolu", "Araklı-Konakönü" gibi örnekler, utanılmadan "doğal çevre ve güzellikler olanaklar ölçüsünde korunmuştur" diye örnek gösterilebilmiştir.
Sivil toplum kuruluşlarının ve bir avuç gönüllünün mücadelesine karşı "bunlar kötü niyetli denmiş", gönülden yapılan çalışmaların altında her türlü "buzağı" aranmıştır.
Yolu yapanlar, hiçbir açık tartışmada kamuoyu önüne çıkma ve "eser"lerini savunma cesaretini bulamamıştır.
Karadeniz'in Kayadeniz olmasına, Karadeniz'in ruhunu kaybetmesine, Karadeniz'in iğdiş edilmesine karşı çıkanlar tehdit edilmiş, bilim ve yargı önünde başa çıkılamayan Av.Cihan EREN şehit edilmiştir.
Bu kıyım sürecinde, bilimin aydınlık yüzünü sunanlar, başta Prof. Dr. İlyas Yılmazer ve Prof. Dr. Fazıl Çelik olmak üzere dikkate alınmamış, sayıları bir avuç da olsa kalemini ve beynini satanlar muteber sayılmış, ne yazık ki "T Mahmuz" denen hançerler Karadeniz'in böğrüne Üniversite eli ile saplanmıştır.
Eynesil, Ordu, Arhavi, Fındıklı, Ardeşen, Trabzon, Giresun gibi bayrak yükselten yöreler olmuş, fakat Karadenizli, fıkralara konu olan uyanıklığını gösterememiş, "ağları çekerken" hep bir ağızdan söylediği türküyü "Karadeniz"ine kıyılırken, hep bir olup, hep bir ağızdan söyleyememiştir.
Rantın, paranın, çıkar dünyasının "çirkin yüzü" Karadeniz kıyılarında cisimleşmiş, seyre çıkarılmıştır.
Muhtemeldir ki, yolun açılışı esnasında "size deniz manzaralı dünyada eşi benzeri olmayan yol yaptık" diyebilen zihniyet, aynı ölçüde çirkin bir şov yaparak, nemalanmaya çalışacak, Karadeniz'e bulanan "kara" ya bir tutam daha "kara" çalacaktır.
İyi seyirler Türkiye.
Hasan Sıtkı Özkazanç
hs_ozkazanc@yahoo.com
0532 4277093
Karadeniz Sahilleri Koruma Platformu sözcüsü
Lazuri.Com / 06.04.2007 |