KAYADENİZ YOLUNUN KRALDAN ÇOK KRALCISI!
Belediye Meclis üyesi bir zat-ı muhterem, bir TV programında, tek tüfek olarak, "Kayadeniz Yolu"na methiyeler dizerken, bu yola kazma vurulduğu günden beri karşı çıkıp Güney Kuşaklama Yollarını savunan bizlere de dil uzatmadan geri kalamadı.
Yol konusunda hiçbir bilimsel formasyonu olmadığı halde konuşmasında ikide bir bilim adamı olduğunu vurgulayan bu zat, bizi kastederek; "Bu yola karşı çıkanlardan birini, geçenlerde, bu yolda yüzünü kapatarak dolaştığını gördüm" diyor. Yani demek istiyor ki, artık utandıkları için bu yolda yüzlerini kapatarak dolaşıyorlar. Adam, beyin okuyabilen insan üstü bir varlık(!) ya; hemen beyin okuyup; artık utanıyorlar demeye getirebiliyor. Pişkinliğin bu kadarına pes doğrusu!.. Kıyılar koylar nasıl kıvrılıp gidiyorsa, rantiyenin doğrultusunda, yolu da öyle kıvırıp geçenler utanmıyorlar da bizler utanıyormuşuz(!)...
Bir kadastro memuru bile, insanoğlunun, tarih boyunca, kıyılara niçin o kadar önem verdiğini, Anayasamızın ve diğer Yasalarımızın kıyılarımızı niçin koruma altına almış olduğunu bilir ama hesap ve niyet başka olunca icraat da başka oluyor.
Kraldan çok kralcı olan bu bilim adamamız; yolu yapan İktidarın bile savunamadıklarını öylesine savunabiliyor ki… İktidar bile hakkı teslim etme şahsiyetini göstererek; "Bu yol çok yanlış bir projedir. Ancak, yarısı gerçekleştirilmiş olan bu projeyi kucağımızda bulduğumuz için yarı yoldan geri dönemeyiz; bitirmek namus borcumuz" derken bizim bilim adamımız; "doğru proje budur, bundan daha doğru bir proje yoktur" demeye getirebiliyor.
Başbakan ERDOĞAN, Samsun Ticaret ve Sanayi Odasında; "Sadece eskalasyon kayıplarıyla 3-5 Karadeniz Sahil Yolu Yapabilirdik; Ülke böyle batırıldı!" derken, bizim bilim adamımız mersiyeler diziyor; 1 milyar YTL'ye ihale edilip 6.5 milyar YTL ödenmiş olan rant yoluna.
Müteahhitlerin; taşeronlara 35 liraya yaptırıp Devletten 100 lira aldıkları bu rantiye yolu için milletvekilimiz GÖKTAŞ; "kitabına uydurmuşlar" gerçeğini teslim edebiliyor, ama, bizim bilim adamamız bu gerçeği görmek istemiyor.
Çevre ve Orman Bakanı PEPE; "Bu projeyi yapanların eli kırılsın!" şeklinde beyanat verirken bizim bilim adamımız; "Aaaa, ne güzel olmuş!" kabilinden hayret gösterebiliyor.
Sayın bilim adamımız, Ulaştırma Bakanı YILDIRIM'ın şu görüşlerine ne buyururlar acaba; "Denize paralel yol yapmak akılsızca. Proje, Karadenizin eşsiz tabiatını bozmuştur. Kuzey-Güney kanadını tamamen öldürüyorsunuz. Proje bitikten sonra hattın bakımını yapmak daha da büyük külfet oluşturacak. Bakım için daha büyük bir kaynağa ihtiyaç var. 560 kilometrelik yolun 750 milyon dolara bitirilmesi öngörülmüş. Projesi olmayan bir planlamayla şurasını sen yapacaksın, burasını o yapacak denmiş. Gelin görün ki şimdiye kadar 4 milyar YTL harcandı (son durum 6.5 milyar YTL). Ne yazık ki bitirilemedi. Ama bütün bunlara rağmen bu proje bizim namus belamız oldu; bitirilmesin diyemeyiz. Karadeniz Sahil Yolu yerine o dönemde 3 farklı projenin çok daha az maliyetle hayata geçirilme imkanı vardı."
Kimileri, Kayadeniz Yolunun daha ekonomik olduğunu savunabiliyorlar. Bolaman Virajlarını arkadan 27 kilometre ile geçen yolun kilometre maliyetinin, öndekinden az olduğunu ve uzun vadede çok çok daha ekonomik olduğunu hesaplayamayacak bir mühendis düşünülebilir mi? Ama, var: Kıyının, kumsalın bedava olduğunu savunabilen mühendisler çıkabiliyorsa...
Kayadeniz Yolu, Alaçam'dan sonra da Gerze'ye doğru devam ettiriliyor. Karayolları Genel Müdürlüğünün yaptırdığı fizibilite etüdüne göre arkadaki yol %50 daha ekonomik olduğu halde ve de Karayolları ve DPT karşı çıkmasına rağmen o malum siyasetçi "denizden geçecek" dedi ya; öyle yapılıyor. Siyasetçi söyleyince şakşakçısı da çok oluyor; bilim adamı olsa da…
Tünelin ağzını Araklı'nın arkasına açacak yerde önüne açarak Araklı'yı kör bir kuyuya hapseden zihniyet, Rize'deki rezalete nasıl ağlayabilsin ki! Fındıklı'nin önüne "utanç duvarı" çekilsin diye sıraya giren filim adamları olduktan sonra...Samsun-Sarp kıyı yerleşimlerinin önünü, denizden yükseltilmiş setlerle keserek kentleri denizden koparan ve de bu yerleşimleri çamur deryasına dönüştüren pişkinler elbetteki yüzlerini sarıp sarmalamadan bu yollarda kahraman edasıyla dolaşabilirler...
Bu yüz karası mühendislik rezaleti ile, dünyaya rezil olmamız bir yana, şimdi de kalkmış iki yol arasını; dinlenmeye, eğlenmeye, stres atmaya yönelik rekreasyon alanlarına dönüştürmeye çalışıyorlar. Yani bizim bilim adamımız, Temel'in Orta Röfüj Parkında oturup önünden geçen ağır trafiğin 90 desibellik –ki yönetmelik 36 desibele izin veriyor- trafik gürültüsü ile motor emisyonu ve egzoz gazları altında grubu seyredebilecek ve stres atabilecek.
Kanserojen ağır metal bileşikleri içeren bu gazların, uzun vadede, denizi ve deniz canlılarını da zehirlemek suretiyle insanımızın kanser olmasına davetiye çıkarılmış olduğunu idrak edememek ne acı!..
Bütün kıyı dengeleri altüst edilerek, sığ alandaki zengin flora ve fauna yok edildiği halde, yerine hiçbir proje ikame edilmeden vahşice ezip geçmeyi bilimsellik sanan sözde bilim adamları, yol mühendisliğinin temel kavramlarından bile bihaber, yüzde sekseni yerleşim yerlerinden geçen bu kent caddesine; "otoyol", "uluslararası yol", "şehirlerarası yol", "transit yol" diyebiliyorlar. Hiçbir erişim kontrolü yapmadan transit trafiği yerleşim yerlerinden geçirmekle transit yol yapılmış olmaz! Yüzlerce kilometre yaya kaldırımı ve ışıklandırması olan bir yol, transit yol olabilir mi? Yasanın en çok 50 km/saate izin verdiği bir yerleşim yeri yolunu, transit yol olarak nitelemek; akıl karı bir yaklaşım olsa gerek…
"Trabzon-Samsun arası 360 km mi? Saatte 120 km hızla gidilse 3 saatte gidilir" gibi çocuksu bir mantıkla ortaya çıkan bazı teknik ulema; kırmızı ışıklara takılmadan seyredebileceğini ve de kalabalıkların içersinden 120 km/saat hızla kanunsuz hız yapılabileceğini savunabiliyorlar. Ve bu teraneye, ne yazık ki, kanun koyucu siyasetçeler de katılabiliyorlar…
100.Yıl Parkımızı ezip geçen Kayadeniz Yolunu iptal eden Trabzon İdare Mahkemesi'nin kararını boşa çıkarmak üzere, fiziki yapıda hiçbir değişiklik yapılmadığı halde, güya yapılmış gibi gösteren Belediye Meclis kararına parmak kaldıran bu "Hile-i Şeriyeci" bilim adamımız da elbette ki görüşlerini belirtecek.
Belirtecek de... Konusu olmayan konularda başkalarına sataşmamak kaydıyla...
Aksi halde yanıtını alır...
Prof. Dr. Fazıl ÇELİK, Ulaştırma Anabilim Dalı Başkanı.
Kaynak: KSKP & Günebakış Gazetesi, 13 Nisan 2007
Lazuri.Com / 13.04.2007 |