ABU HAYATTIR!
Geçtiğimiz ay Abu ve Pi3xala derelerinin üzerinde yapılması planlanan hidroelektrik santral ve regülatörlere karşı neler yapılabileceğini konuşmak için Viwe 'de (Fındıklı) idik. Devlet Su İşleri ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ile özel hukuk tüzel kişileri arasında imzalanan "Su Kullanım Hakkı Anlaşması" çerçevesinde gerçekleşen bu projelere Fındıklı halkı şiddetle karşı çıkıyor.
Bu seyahatte Karadeniz Sahil Yolu projesinin Ardeşen kısmına ilişkin sonuçlarını görmek üzerimde yıkıcı bir etki yarattı. Derelerimize ilişkin ekolojik kaygılarla Fındıklı'ya giderken durduramadığımız sahil yolunun sonuçlarını görmek yürek sızlatıcıydı. Çocukluğumuz, doğal mirasımız, bizi biz yapan değerlerimiz dolgu yolunun altında kalmıştı. Ne Merze kalmıştı, ne de Fasenduk ( ben yüzmeyi atalarım ve diğer Putra lılar gibi açıkta ama deniz seviyesinin 30-40 santim altında yer alan büyüklükleri 2 metrekarenin üstünde olmayan bu minik adacıklarda öğrendim)! Bu kadim taşlar bizim için adeta kutsaldı. Onları yerinde görememek kendi memleketimizde kendimizi yabancı hissettirdi. Sadece yabancı mı, geçmişinden koparılmış, atalarının ruhlarına saygısızlık yapılmış… Ve şatafatlı bir şekilde Başbakan Erdoğan Karadeniz sahil yolunu açtı. Sonuçlarını önümüzdeki yıllarda göreceğiz. Bu yolun nasıl bir rant kapısı haline geleceğini; nasıl sürekli, olağanın üstünde bakım gerektireceğini; kıyı hayatı ve kültürünün nasıl olumsuz etkileneceğini… Erdoğan açılış konuşmalarında Karadeniz sahil yolunu İstanbul'da yapılması düşünülen üçüncü köprü ile bağlamak istediğini de söyledi. Görünen o ki Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olmasının ne kadar karşısında durulursa durulsun, Türkiye'nin çevresel felaketlerden kurtulması belki de bununla mümkün(!) İşte yıllardır bu Amerikancı zihniyet yüzünden bu memlekette toplu taşıma güdük kalmıştır. Yahu bir iktidar da çıkıp dese ki "Karadeniz'de deniz ulaşımını güçlendireceğim, demir yolu yapacağım…" Nafile. Ne yazık ki Karadeniz en çok Karadenizli politikacılardan çekmiştir. Memleketimiz enteresan bir memleket. Karadeniz sahil yolu ile ilgili olumsuz beyanlarda bulunan Çevre Bakanı Pepe açılış törenlerinde sakin sakin Başbakan'ı dinlemiştir. Buradan AKP'nin ne kadar demokratik bir parti olduğu sonucunu mu çıkarmalıyız acaba yoksa politikacıların nabza göre şerbet vermekte usta oldukları sonucunu mu?(!) Karadeniz yine yeni bir çevresel tehditle karşı karşıya. Denizimizi bizden ayrı düşüren zihniyet şimdi de elektrik üretmek adına akarsularımızı, derelerimizi kurutmanın Abu ve Pi3xala vadilerinde ekosistemi tahribin peşinde. Hidroelektrik santral projeleri sadece bu derelerle sınırlı da değil. Adeta nerede bir akarsu varsa orada HES yapma hesabında -çevresel sonuçlarını düşünmeksizin- birileri. Ancak bu kez Viwe halkı topyekun bu yanlış işin karşısında duruyor ve 12 Nisan Perşembe günü Fındıklı Derelerini Koruma Platformu 'nun öncülüğünde bir miting düzenliyor Fındıklı 'da. Elbette hukuki süreç bir yandan işleyecektir ancak burada son sözü halk söyleyecektir. Tüm bu söylenenlerden sonra anlaşılıyor ki çevresel tehditler yakamızı bırakmayacak. Bu noktada bölgesel olarak çevresel kaygıları örgütleyecek ve tehditlere cevap verebilecek geniş kapsamlı ekolojik temelde örgütlenme çalışması bir ihtiyaç olarak önümüzde duruyor.Velhasılıkelam Fındıklı halkı derelerine sahip çıkıyor bu mitingle ve biz de orada olacağız.
Geçmişte Fırtına için haykırmıştık şimdi Abu ve Pi3xala için haykırıyoruz: "NAŞKVİT ÇAÇXALAY ABU, Pİ3XALA! NAŞKVİT ÇAÇXALAY ABJAPEŞÜUNİ!"
Untitled Document
|