"Kadınlar tulum çalamaz, tulum çalmak bir kadına yakışmaz"
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunu Filiz İlkay Balta, "kadınlar
tulum çalamaz, tulum çalmak bir kadına yakışmaz" önyargılarını yıkarak adeta
Karadeniz kadının azminin müzikal anlamdaki öncülüğünü ediyor. Balta, "Ben
tulum çalarken karşımdaki insanların gözleri parıldıyor" dese de asıl siz O'nu
sahnede izlerken tulumla olan bağına ve gülümsemesine hayran kalıyorsunuz. İşte
Filiz İlkay Balta'nın kendi sözleri ile müzikal yolculuğu… »Müzikle nasıl tanıştın?
Klasik olacak ama, küçüklüğümden beri ilgiliyim. hatta 5 yaşında telefon
tuşlarından notaları bulup şarkı çalıyordum. Hayatımın her döneminde müzik vardı
üniversite yıllarında sanat müziği söyledim. 5 sene Zeynettin Maraş ve grubunda
yer aldım. Aynı zamanda ud da çalıyordum. sololarımı çalışırken udla her parçayı
notasıyla çıkarıyordum.
»Bir kadının en zor öğrenebileceği ve çalabileceği enstrümanların başında gelir
tulum. Seni tulum çalmaya yönelten neydi ve nasıl cesaret ettin?
Tulum hep aklımda olan bir enstrümandı. Daha 13 yaşında kendi yöremizin
enstrümanı olduğundan kafaya koymuştum tulum çalacaktım. Rize’de yaşadığım
dönemde tulum sipariş etmek zordu ve maddi olarak da durumum müsait değildi.
İlerleyen dönemde, üniversiteyi bitirip iş hayatına atıldıktan sonra ilk
tulumumu aldım. Cesaret ettim çünkü müzik kulağım iyiydi, çalmayı çok istiyordum
ve bu konuda çalışırsam başarılı olacağımı hep düşündüm. Tulum çalmaya cesaret
etmek değil benimkisi tulum çalamamaktan korkmamak. Önce 1 ay kadar parmak
çalışmaları yaptık. Sonra tulumcu Gökhan Şenoğlu ile 7 ay çalıştık. Tulum
dinliyordum bir yandan da. Bu beni geliştiren bir şey oldu.
Tulumda beni çeken unsur sosyal bir enstrüman olması çünkü horoncuyla ve
oyuncularla sürekli iletişim halinde olmanız gerekiyor. Horon oynatan kişinin
komutlarını kaçırmamanız gerekiyor.
Filiz İlkay Balta |
»Hangi projelerde yer aldın?
İlk olarak İstanbul’da düzenlenen Hemşinliler gecesine çıktım. Karadeniz Tv’de
yayınlandığında Karadenizliler ilk kez bir kadının tulum çalmış olduğunu gördü.
O gecede çok alkış aldık, dinleyenlerin çok hoşuna gitti. İlk deneyimim bu oldu.
İlk canlı yayın deneyimim ise Hüsnü Şenlendirici’nin klarnet programı oldu.
Ardından Kanal 7’deki Karadeniz Fırtınası programına iki hafta üst üste konuk
sanatçı olarak katıldım. Folklorik gösteri olarak da Yaşlılar Folklor Ekibi’yle
Artvin yöresi oyunlarına tulum çaldım. Beni çok mutlu eden bir gösteri oldu.
Ayrıca önemli ve kalabalık bir kadroya sahip bir prodüksiyon olan Boğaziçi
Üniversitesi Gösteri Sanatları Topluluğu ve Folklor Kulübü ile Nar isimli
gösteride ilk kez Karadeniz müziğini ve oyununu sergiledik. Daha önce hiç
Karadeniz"i denememişlerdi. Lazca türkü olan ‘Golas’ şarkısını Hemşin horonuyla
beraber sergiledik. Anlatmakla olmaz izlemek lazım.
»İlerleyen dönemlerde neler yapmak istiyorsun?
Öncelikle, şu an bir öncülük yaptığım için mutluyum. Çünkü tulum kurslarında
birçok kadın kursiyerlerimiz var bu çok hoş bir duygu. Gelecek için kafamda çok
farklı planlarım var ama bunları gerçekleştirdikten sonra üzerinde konuşmayı
tercih ederim. Umarım gerçekleştirebilecek fırsatlar karşıma çıkar.
»Karadeniz müziğinin geldiği nokta için düşüncelerin nedir?
Karadeniz müziğinin geldiği noktayı güzel buluyorum. Özellikle Kazım Koyuncu’nun
Karadeniz müziğinde devrim yaptığını düşünüyorum. Her yöreden insana Karadeniz
müziğini sevdirmiştir, Karadeniz’in gururudur Kazım ağabeyimiz.
Yine Gökhan Birben, Fuat Saka, Volkan Konak kendi tarzlarında Karadeniz müziğini
sevdirmişler ve gelişmesinde katkı bulunmuşlardır ve yeni nesil sanatçılarımızın
da bunu daha da geliştireceğini düşünüyorum.
Birgün Gazetesi - 01.11.2008
|