TRT'DE LAZCA'YA GEÇİT YOK
Erdal Bayrakoğlu |
"Denizde kopan fırtına" anlamına gelen "Zifona" adlı albümü piyasaya süren Erdal Bayrakoğlu müzikte geleneksel ve
evrensel formları birleştirmeye devam ediyor. Usta şarkıcı ile Karadeniz müziği
ve sorunlarını konuştuk.
»Albümünüzün, Karadeniz kökenli enstrümanların kullanılarak
üretildiği müziklerin yer aldığı albümlerden ne gibi farkları var? Geleneksel ve modern çalgıları farklı bir sound kullanarak,
Karadeniz’in hasretini, sevgisini, ağıtını, horonunu Laz dili ve kültürünün
doğal yapısının korunmasını da önemseyerek yansıtmaya çalıştım. "Denizde kopan
fırtına" anlamındaki "Zifona" albümünün farklı olmak gibi bir derdi yok. Albümün
derdi geleneksel ve modern çalgıların doğru şekilde harmanlanmasını sağlamak.
Laz müziği ve geleneksel Karadeniz müziğinin evrensel anlamda kaliteli yeni
bestelerle geliştirilmesi adına yapılması gereken daha çok iş var. Yapılması
gereken fakat yarım kalmış, cesaret edilememiş ve kurumsallaştırılamamış birçok
konu çözüm için çabaya ihtiyaç duyuyor.
»Albümde Karadeniz’e ait enstrümanların yanı sıra bas gitar
da var. Siz bu müziğe "Karadeniz rock" diyor musunuz?
Bu isimlendirmede Zuğaşi Berepe'nin çıkışı çok önemli. Fakat
halen bu müziğin "Karadeniz rock" olarak tanımlanabilmesi tartışılır bir durum.
Kazım Koyuncu'nun yaptığı müziğin altyapılarından daha ziyade, kaybolan dil
Lazca'nın müzik dili olmasının rock bir tavır olduğunu düşünmekteyim. Bu belki
bugün için önemi azalsa da hâlâ böyle algılanmakta. Lazca söylemek isyankâr bir
tavırdı. Elbette kullanılan enstrümanların da bu adlandırmada etkisi olmuştur
fakat evrensel manada rock ve Karadeniz henüz "Karadeniz rock" olarak
tanımlanabilecek bir sentez oluşturamadı. Söz, beste ve kendine özgülük anlamında "Karadeniz rock" bir arayış olabilir.
»Yeni Karadeniz müziği olarak lanse edilen müziklerle ilgili
neler düşünüyorsunuz? Kazım Koyuncu'nun müzik tarzı ve onlarca yıl verilen emek
sonucu yakaladığı büyük başarı, özellikle Karadenizli muzisyenleri
cesaretlendirdi. Hatta Karadeniz kökenli olmayan birçok müzisyeni de bu moda
etkisi altına aldı. Zamanla bu müzisyenler, repertuvarlarına Karadeniz tulum ve
kemençe parçalarını koymaya başladı. Kazım Koyuncu yaşarken başlayan bu moda ve
ticarileşme süreci onun ölümüyle popüler ilgiyi artırdı. Karadeniz müziğini
ticaret kapısı olarak gören, taklitçi bir tüketici furya da beraberinde geldi. Bu ilginin başka bir olumlu yönüne baktığımızda; bu süreç
gençlerde Lazca'nın müzikle bir ölçüde öğrenilmesine katkı sağladı diyebiliriz.
»Bu tür gelişmeler Karadeniz'de yaşanan kültürel asimilasyona
neden oluyor mu? Kültürel yozlaşmanın en önemli taşıyıcısı Lazca, Hemşince
veya Gürcüce'nin kullanılmaması ve yozlaşması sürecidir. Öncelikle müziği
üretenlerin kendilerini eğitmeleri şart. Tarih ve kültür bilinciyle yaratılan
bütün değerler halkın nazarında yerini alacaktır ve yozlaşmanın önüne
geçecektir. Halk'a gerçekten değer vermek ve halkın kaliteyi hak ettiğini bilmek
yozlaşmayı önleyecektir.
»TRT'nin yasaklı müzisyenleri arasında yer almanızın Lazca
şarkı söylemenizle ilgisi var mı? Doğru müziği yapmak ve halkın müziğini doğru şekilde yapmak
birtakım bedelleri de beraberinde getiriyor. Albümüm Türkçe, Lazca, Megrelce
parçalardan oluşuyor. Lazca ve TRT hâlâ bir arada düşünülemiyor. Anlamsız bir
Lazca yasağı bu çağda uygulanmaya çalışılıyor. Bu sadece TRT ile de sınırlı
değil. Diğer majör denilen TV kanallarına da çağrılmıyorum. Tabii ki
televizyonlara çıkmaktaki amacımız kültürümüzü ve emeğimizi daha fazla insana
nasıl duyurabiliriz kaygısıdır. Fakat bu amaç popüler kültür çağında gelir
getirmeyen (reklam) bir çaba olduğundan televizyonlar tarafından pek tercih
edilmiyoruz. Bir de emeğe, doğaya, kültürel varlıklarımızın korunmasından taraf
bir sorumluluk anlayışını yansıtınca; işte o zaman medya sana tamamen set
çekiyor ve gizli bir sansür yakanı bırakmıyor…
EVRİM KEPENEK
____________________
Kaynak: Birgun.Net »»
Lazuri.Com - 18.09.2008
|