FORUM KONUK DEFTERI MOVIE FLASH KLIPLER Lazca Dil Kursu LAZLARI TANIMAK / Muhammet Tunçsan / Lazuri.Com
 

  Uyari: Bu sayfada Lazca sözcükler için "Alboni Font"(yazı karakteri) kullanılmıştır. "Windows \ Fonts" dizininde Alboni Font olmayanlar karakterleri yanlış görecektir. Bunun olmaması için Windows\Fonts dizinine [Alboni Font'u buradan yükleyebilirsiniz]. Ayrıntılı bilgi için Lazuri Font ya da LazuriPC sayfamızı okuyunuz.

LAZLARI TANIMAK


Muhammet Tunçsan

Mizahın olmadığı toplumlar sağlıklı olamaz. Humor, yani mizah dışlanırsa o toplumda hemen tümör filizlenir, büyür. Toplum, yavaş yavaş yok olur. Sağlıklı olması için, topluma "humor"u yerleştirmeliyiz. Humor kuru mantığı reddeder, çok yönlü düşünmeye alıştırır. Tümör olan olayları alaya alır, onları önemsemez, sorun olmaktan çıkarır.

Açıktır ki, mizahı en bol insan topluluklarından biri de Lazlardır. Onlar koca burunlu olsalar da, burunları ile alay edebilirler. Diğer bir deyimle, mizah ruhunu temsil ederler. Sanki mizah için yaratılmışlar; dünyanın en hareketli insanlarıdır. Onları Türkiye'nin ve dünyanın her yerinde bulabiliriz.

Lazlar ile ilgili neler anlatılmaz ki; güya Lazlar ile Vikingler arasında tarihsel bağlantı varmış. Bunları kanıtlamaya kalkanlar: "Amerika'ya takalarıyla giden Vikingler uzun bir yolculuktan sonra Karadeniz'e de gelir" diye başlıyorlar. İddialarını kanıtlamak için bir sürü şey saymaya da devam ederler. Burada Laz, Viking olmuyor da; Viking Laz oluyor. Yolculuk esnasında bunların bir kısmı da Polonya'ya yerleşiyorlarmış. Daha sonra, Polonya'dan Amerika'ya göçenler için Amerikalılar da fıkra bombardımanına başlıyorlar. Bunlar, Adem'i bile Laz yaparlar, "Nuh safkan Lazdır!" derler. Ama bütün bunlar Lazları pek ilgilendirmez. Onlar bilirler ki, bahsi geçen Lazlar kendileri değil, Karadenizlilerdir. Ancak bir yerde kendilerini de dışlamazlar; çünkü kendileri de Karadenizlidir.

Lazlar hayli nüktedan olmalarına rağmen, kendileri üzerine anlatılan fıkra ve Temel hikayeleri Lazlar ile ilgili değildir. Temel, Karadeniz kültürünün ortaya çıkardığı Türkçe bir anlatımdır. Temel hikayelerini Lazca anlatmak zordur.

Lazlar hamsiye aşıktır. Hamsiye "kapça" derler. Bir de karalahanaları vardır; ona da "lu" diyorlar. Atmacaya da "sifteri" diyorlar.

Engebeli arazilerde yaşarlar. Araziye göre yapı türü geliştirmişlerdir. Evlerinin altı yarı bodrum-ahır biçimindedir. Bunda amaç, meyilli araziyi düzeltmektir. Çatılar ise genelde otluk olarak kullanılır. Bu evlerin birçoğu, ahır katı ile birlikte bir buçuk kattır.

Lazlar toprağa bağlı bir topluluktur. "lazut" dedikleri mısırlarını tarlalarında yetiştirir, değirmeninde öğütürler. Lazların yaşadığı yöre sulak olduğu için, değirmeni; su ile çarkı dönen yöntem kullanarak geliştirmişlerdir. Bu yörede, yere paralel dönen çarklar ile çevrilen taşlar ilgi uyandırıcıdır. Başka bölgelerde, Lazların kullandığı değirmenlerin benzerlerine pek rastlanmaz.

Kışın yiyeceklerini kurutmak ve saklamak için geliştirdikleri yapıya "serende" adını vermişlerdir. Dört direk üstünde inşa edilmiş bu yapı özel bir mimariye sahiptir. Serendelerin altındaki düzeneğe Lazlar "oçambre" derler. Evin bahçesinde bulunan derin kazılmış kuyular ise, yazın soğuk, kışın ılık su içmek için idealdir.

Her köyün bir yalısı vardır. Lazların yalısı, İstanbul'un Boğaz evlerine benzemez. Laz köylerinin bu buluşma yerlerine Lazlar, "noğa" derler. Bu yerler genellikle deniz kenarındadır. Sabahtan, akşam geç saatlere kadar buradaki insanlar zamanlarını neşe içinde geçirirler.

Lazların yaşadığı yörelerde tarihi yapılara pek rastlanmaz. Yörenin orman bölgesi oluşu nedeniyle, yapılar çoğunlukla ahşaptır. Betonarme çıktı, ahşap bozuldu, yok edildi. Tıpkı, tüfek icat oldu, mertlik bozuldu gibi. Ahşap binalar, doğanın hırçınlığı karşısında uzun süre dayanamaz. Bir de yörede, ahşap sevgisizliği olunca tarihi eserler toptan yok oluyor. Bazı askeri karakollar, kuleler, kaleler, deniz fenerleri dışında, Lazların yaşadığı yerlerde taş yapıya pek rastlanmaz. Laz bölgelerine giden bazı gözlemciler, "Lazların hiç tarihi binaları yok" diyorlar. Halbuki Lazlar, ahşaba ilmek ilmek nakış nakış el sanatları işlemişler. Hem de aletin yapıp, elin övünmediği dönemlerde. Serende kapıları, ev kapıları, adeta birer sanat eseri durumundadır. Yani ev, yaptıran ailenin ekonomik gücü ile orantılı olarak birer sanat şaheseri halini almaktaydı.

Toprakların, meyilli olduğunu söylemiştik. Tarım için gerektiğinde dere kenarlarına kara taşlar ile duvar çekip içine toprak doldurarak, düz arazi oluştururlar. Bu düz arazilere "zeni" diyorlar.

Bölgede kızılağaç ismi verilen bir ağaç da yetişir. Kızılağaca Lazlar "txrombi" derler. Bu ağaç meyve vermez, bizim Lazlar bu ağaca kızmışlar; "hiç meyvesiz ağaç olur mu?" diye. Elbette olmazdı. Ona da bu nedenle, üzüm asmasını dayamışlar. Kızılağaçlar birer kara üzüm bağına dönmüş. Kara üzümden şarap yaparak, dünyanın başka ülkelerine ihraç etmişler. Ceneviz gemileriyle yapılan bu ticaret, yöreye İslamiyet'in girişinden sonra uzun sürmemiş. Üzüm bağları yok edilmiş. Yok olmaktan kurtulanlar da, şarap yasağı olduğu için pekmez yapımında kullanılmaya başlanmış.

Zamanla sadece pekmez değil; "termoni" adını verdikleri özel bir yemek aşıda oluşturdular. Çevre kültürlerden insanlar, Lazlara olan rekabetlerini dile getirmek için, "Lazlar yer termoni, Müslümanlar yemez oni" derler. Yinede, termoniyi yemenin dinen sakıncası olmadığını herkes bilir.

Bunun karşıt kültürü de geliştirilmiştir. Hemşinliler hoşmerim'e sahip çıkarak; "uu Lazlar, hoşmerim yiyamazlar" derler.

"Noğasti" , yani yalıda her ailenin bir kayığı olur. Genelde yaşlılar balığa çıkar. Balıkçılıkla, dedeler ve torunlar uğraşır. Çaydan önce, babalar gurbetçiydi. Babaları gurbetten çay kurtardı. Ama o sürecin etkisiyle evde, ailenin reisi en büyük hanımdır. Yani anaerkil bir tarz hükmünü sürdürmektedir. Yine de, yeni gelinlerin sözü pek geçmez. Büyük hanımlar, ne söylerse onu yapmak zorunludur. Bir nevi askeri hiyerarşi vardır.

Burada kısaca başlıklar halinde sözü edilen konular, başlı başına incelemeye değer konulardır. Kuşkusuz, bu konuların detayıyla incelenmesi, Lazların kimler olduğu, tarihleri, gelenekleri, görenekleri konusunda bize daha iyi bilgiler sunabilir.

Muhammet TUNÇSAN

Untitled Document
  Muhammet Tunçsan
    GÜZEL BİR GÜN
    DİLSEVER DÜNYA YARATABİLMEK
    LAZLARI TANIMAK
    UNUTULAN LAZ EVLERİ
    OSMAN NURİ (Karikatür dizi)



..

HORON & TULUM
Horon ve Tulum Kursu

Lazca Kurs
Lazuri Doviguram

KAZIM KOYUNCU (DVD)
Sarkilarla Geçtim Aranizdan - Kazim Için Bir Film

KARAKUTU

   

 
Copyright © 2002-2024 Lazuri.Com | Telif Hakları saklıdır.