İlk
Karadeniz Ansiklopedisi
Son
yıllarda Türkiye üzerine yapılan halkbilimi, gezi, monografi
ve ansiklopedi çalışmalarına bir yenisi daha eklendi.
Araştırmacı Özhan Öztürk’ün hazırladığı
iki ciltlik “Karadeniz Ansiklopedik Sözlük”, aynı zamanda alanında
bir ilk. Hem birebir kaynak kişilerle hem de oldukça zengin
kaynakçalarla karşılaştırmalı olarak yapılan
çalışma sonucu ortaya çıkan ansiklopedik sözlükte
maddelerin etimolojileri de yapılmış. Karadeniz ile
ilgili pek çok sorunun yanıtlarının bulunabileceği
Karadeniz Ansiklopedik Sözlük, üzerinde yoğun emek verilmiş
bir yapıt görünümünde. Heyamola Yayınları tarafından
yayınlanan ve sınırlı sayıda basılan
sözlük, Karadeniz tarihi, kültürü ve halkbilimi ile ilgilenenler
için bilimsel bir kaynak olarak nitelendiriliyor. Ansiklopediyi
hazırlayan Özhan Öztürk, 1260 sayfalık çalışmasını
şöyle değerlendirmektedir:
“Nedeni
bilinmez ama Doğu Karadeniz bölgesinde tek bir arkeolojik kazı
yapılmamıştır. Ksenophon’un Anabasis adlı
eserinde (MÖ 401) yoğun bir yerleşime sahip olduğu
gözlenen bölgede -neden kazı yapılmadığı
bu kitabın konusu değildir- en azından Orta Karadeniz’de,
Kırım civarında ve Kolhis’te yapılan kazılarda
bulunanlardan daha azına rastlanmayacağından şüphe
edilmemelidir. İlginç ve üzerinde tartışılması
gereken bir durum da, külliyatlı bir Türkçe literatüre sahip
olan yöre kültür ve tarihi çalışmalarında, devletin
Cumhuriyet döneminde değiştirmesine rağmen halkın
ısrarla kullanmaya devam ettiği orijinal köy ve mahalle
isimlerinin gerçekçi analizinin neden yapılmadığıdır.
Ordu, Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin illeriyle sınırlı
olan bu çalışmada, bölgede yaşayan insanların
ana dilleri ne olursa olsun, konuşulan Türkçe diyalektleri
içinde kullanılan, tüm orijinal kelime, deyim ve toponimleri,
başta Samsun, Erzurum ve Gümüşhane olmak üzere çevre iller,
Anadolu hatta çevre ülkeler ve bu ülkelerin dilleri ile sürekli
kıyaslayarak ele aldım. Özellikle orijinal toponomik isimlerin,
Anadolu, Yunanistan, Ermenistan, Gürcistan, Azerbaycan ve diğer
Türk Devletleri’yle kıyaslanmasının yöresel tarih
ile uğraşanların işine yarayacağını,
araş-tırmacılara ilham vereceğini umuyorum.
Bölgedeki
bazı köy adları, Mora yarımadası, Girit ve Efir
bölgesindeki köylerle birebir eşleşirken benzerlerinin
Anadolu’da ve Kuzey Yunanistan’da bulunmaması; Lazların
tarihi yurdu olan Kuzey Abhazya’daki köy adlarının benzerlerine
rastlanması, Yunanistan ve Anadolu’nun Hint-Avrupalılardan
önceki halkları olan Pelasg ve Thrak’lara ait izlerin varlığı,
sadece yöre ve Anadolu tarihini değil; tüm Kafkasya’dan Balkanlara
dek bölge tarihinin ısrarla yeniden sorgulanmasını
gerektirmektedir.”
ÖNSÖZ
Arkeoloji için “duygusal bilim” denildiğini duymuştum,
çünkü geçmişi keşfetme tutkusuyla harmanlanan romantizm,
en katı bilimsel yöntemlerle birlikte uygulanmaktadır.
Dilbilimin konumu da farklı değildir; pek çok dilbilimci
toplumların evrimi ile konuştukları dil arasında
bağlantı kurarak, aynı dilin lehçelerini, farklı
halkların dillerini birbirleriyle kıyaslayarak dilin evrimiyle
insanın ki arasında paralellikler kurmaya çalışır.
Şüphesiz ki insan, kendi geçmişini deşip kurcaladıkça,
kendini daha iyi tanımanın ötesinde bugünün dünyasındaki
yeri ve değerini de doğru tahlil edecektir. Nedeni bilinmez
ama Doğu Karadeniz bölgesinde tek bir arkeolojik kazı
bile yapılmamıştır. Ksenophon’un Anabasis adlı
eserinde (MÖ 401) yoğun bir yerleşime sahip olduğu
gözlenen bölgede -neden kazı yapılmadığı
bu kitabın konusu değildir- en azından Orta Karadeniz’de,
Kırım civarında ve Kolhis’te yapılan kazılarda
bulunanlardan daha azına rastlanmayacağından şüphe
edilmemelidir. İlginç ve üzerinde tartışılması
gereken bir durum da, külliyatlı bir Türkçe literatüre sahip
olan yöre kültür ve tarihi çalışmalarında, devletin
Cumhuriyet döneminde değiştirmesine rağmen halkın
ısrarla kullanmaya devam ettiği orjinal köy ve mahalle
isimlerinin gerçekçi analizinin neden yapılmadığıdır.
Ordu, Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin illeriyle sınırlı
olan bu çalışmada, bölgede yaşayan insanların
ana dilleri ne olursa olsun, konuşulan Türkçe dialektleri içinde
kullanılan, tüm orjinal kelime, deyim ve toponimleri, başta
Samsun, Erzurum ve Gümüşhane olmak üzere çevre iller, Anadolu
hatta çevre ülkeler ve bu ülkelerin dilleri ile sürekli kıyaslayarak
ele aldım. Özellikle orjinal toponomik isimlerin, Anadolu,
Yunanistan, Ermenistan, Gürcistan, Azerbeycan ve diğer Türk
Devletleri’yle kıyaslanmasının yöresel tarih ile
uğraşanların işine yarayacağını,
araştırmacılara ilham vereceğini umuyorum.
Bölgedeki bazı köy adları, Mora yarımadası,
Girit ve Efir bölgesindeki köylerle birebir eşleşirken
benzerlerinin Anadolu’da ve Kuzey Yunanistan’da bulunmaması;
Lazlar’ın tarihi yurdu olan Kuzey Abhazya’daki köy adlarının
benzerlerine rastlanması, Yunanistan ve Anadolu’nun Hint-Avrupalılar’dan
önceki halkları olan Pelasg ve Thrak’lara ait izlerin varlığı,
sadece yöre ve Anadolu tarihini değil; tüm Kafkasya’dan Balkanlara
dek tüm bölge tarihinin ısrarla yeniden sorgulanmasını
gerektirmektedir. Bugüne dek çözüldüğü sanılan ve artık
klişeleşerek Anabrittanica gibi ansiklopedilere girmiş
-sözgelimi Erzurum, Trabzon gibi- pek çok kelimenin analizinin doğruluğundan
şüpheliyim ve kendi teorilerimi ilgili pek çok maddede dile
getirdim. Tabii ki çalışmamın amacı kıyaslamalı
toponomi çalışması ya da bizzat toponomilerden yola
çıkarak ayrı bir kitabın konusu olabilecek yerleşim
adları ile yerleşimciler arasında bir bağlantı
kurmak değil. Elinizdeki kitap aynı zamanda bir söz derleme
dergisi olmasa da kapsamlı bir derleme ve tarama çalışmasının
sonucunda oluşturulmuş bir yöresel sözlüktür. Kelime derlemelerimde
kaynak taraması ve bizzat alan araştırması yapmamın
yanısıra, karalahana.com internet sitesinin adlarını
tek tek sayamayacağım kadar çok sayıda katılımcısının
en azından tartışmacı olarak büyük katkısı
oldu. Bu arkadaşların hepsine ama özellikle Selahattin
Günay (Sürmene Ohşoho), Taner Artvinli (Yusufeli), Mustafa
Vural, İstiklal Vural (Çamlıhemşin Aşağıviçe),
Mehmet Kahraman (Giresun Yağlıdere), Tuncay Çoban (Maçka
Oğulağaç), Turhan Tür (Akçaabat İpsil), İslam
Bilgin (Çayeli Raşot), Aysel Aray (Çayeli Leroz), Yücel Kaya
(Trabzon Şalpazarı), Uğur Biryol (Çamlıhemşin
Makrevis), Gökhan Güler (Ünye), Trabzon Rumcası konusunda engin
bilgisini paylaştığı için Vahit Dursun (Çaykara
Ogene) ve Güneş Doğar’a (Rusça, Bulgarca) teşekkür
etmek istiyorum. Ansiklopedinin gerekliliği ve oluşumunda
manevi desteklerini esirgemeyen başta eşim Arzu Ferdağ
Öztürk olmak üzere Ömer Asan, Ahmet Mican Zehiroğlu, Yahya
Düzenli, Mehmet Bilgin ve İsmail Bucaklişi’ye de ayrıca
teşekkür ederim. Bunun yanısıra, Karadeniz’in güneydoğusunda,
dar bir kıyı şeridi ve dağlık hinterlandını
işgal eden küçük bir bölgeden ibaret topraklarında, otokton
olarak yaşayan bir halkın, büyük ve haklı bir öz
güvenle, bir zamanlar en uzak kıyılarına dek keşfettikleri
tüm bir denize sahip çıkarcasına, Karadeniz ve Karadeniz’li
terimlerini yalnızca kendileri ve kendi köyleri için kullanması
geleneğinden de aldığım cesaretle, kitabımın
adını Karadeniz Ansiklopedik Sözlüğü koyarken, terminolojik
bir yanılgı içinde olduğumu da düşünmüyorum.
İnsanlık tarihi boyunca çeşitli uygarlıkların
yaşam alanında yeralmış kültür mirasımızın,
dünyanın pek çok yerinde varolan diğer yerel kültürler
gibi, ideolojik yaklaşımların uzağında
derlenip yorumlanarak, gelecek kuşaklarımıza doğru
ve kesintisiz olarak aktarılması, yerel aydınların
atalarına karşı hissettiği vicdani sorumluluğun
ötesinde, insanoğlunun temel ideallerinden de biri olması
gerektiğini düşünüyorum. Bu evrensel idealin kazandırdığı
sorumluluk duygusunun bir ürünü olan bu çalışmayı
Karadenizliler’e ve bugüne dek bölge kültür ve tarihi üzerine araştırma
ve yazmayı tutku haline getirmiş tüm Karadeniz dostlarına
ithaf ediyorum.
Öztürk,
Özhan (2005). Karadeniz: Ansiklopedik Sözlük. 2. Cilt. Heyamola
Yayıncılık. İstanbul ISBN
975-6121-00-9.
Geniş
bilgi ve kitaptan örnek sayfaları/maddeleri görmek için:
www.karalahana.com
Sipariş
için: www.attistanbul.com
heyamola@attistanbul.com
|