Farkındamısınız? Lazca yok oluyor!
Çok değil, bir nesil sonra Lazca konuşanların ve konuşulan yerlerin sayısı ciddi oranda azalacak ve iki nesil sonra Lazca bilenleri kınalı mumla arayacağız.
Bu yüzden, Lazcanın yok olmak üzere olduğunu düşünen ve bu konuda (kesinlikle siyasi değil) vijdani sorumluluk duyan herkesin anadiline sahip çıkması, ya da sonsuza dek susması gerekiyor.
Lazcanın yok olmakta olduğu gerçeği çok uzun zamandır yazılıp çiziliyor. Öncelikle Lazlar olmak üzere geniş kesimlerin bu noktaya dikkatı çekilmeye çalışıldı. Çok sayıda dergi, kitap, sözlük, gramer vs. yayımlandı. Elbette, bu süre içinde birçok kimse bu gerçeği gördü ve Lazcanın yaşaması mücadelesine destek verdi, gönül verdi, bu sorunu ruhunda duyumsadı.
Lazcanın yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu ilk kez 1993 senesinde, OGNİ dergisinde “Dil, Kimlik, Kültür Sorununa Kısa bir Giriş” başlığı altında yazmıştım. Zaten derginin çıkarılma amacı da buydu. Aradan tam 12 sene geçti. Bu arada yapılan birçok şeye rağmen bu sorun daha can yakıcı bir durum olarak karşımızda duruyor ve bizler fazla birşey yapamamanın, dilimizi yok oluş gırdabından çekip çıkaramamanın azabı içindeyiz. Bu kimileri için gerçekten azap verici, can yakıcı, üzücü birşey ama ne yazık ki hala vahametin farkına varamayanlar var. Lazcanın bu yok oluş halini kendi minik çıkarları için kullananlar var. Büyük projeler üreteyim derken bir satır yazamayanlar var... Var da var.
Neden bu yazıyı yazma ihtiyacı duydum? Çünkü, hayatı boyunca Lazcadan başka bir dil konuşmadığı ve hatta bilmediği halde, torununa ısrarla anadiliyle konuşmaktan imtina eden nineleri göremek beni çok üzüyor.
Başkaları ile Lazca konuşurken, sıra çocuğa gelince hemen dilini değiştiren ana babaların haline şahit olmak beni Lazcanın geleceği adına düşündürüyor.
“Çocukla Lazca konuşmaya alışık değilim. O kadar dikkat etmeme rağmen olmuyor, dilim Lazcaya bir türlü dönmüyor” diyen anneler beni şaşırtıyor.
Kimi, aydın sayabileceğimiz insanların “Çocuğuma Lazca öğretiyorum. Ona; su getir, otur, git, gel, demeyi öğrettim gibi garip yaklaşımlar ise bana komik geliyor. Çünkü, çocuğa anadil öğretilmez, siz sadece konuşursanız çocuk kendiliğinden öğrenir. Bundan anlıyoruz ki, bu insanlar evde Lazca konuşmuyor, sadece birkaç kelimeyi çocuğa papağan misali ezberletiyor.
Bu sorunu daha da vahim hale getiren ise “Lazcanın yaşaması gerektiğini düşünen, bunu savunan, başkalarına bunu telkin eden çoğu “aydın” Lazın çocuklarının Lazca bilmemesidir. Bu, kelimenin tam anlamıyla traji-komik bir haldir. Siz başkalarına telkinde bulunacaksınız ama kendiniz bunu yapmayacaksınız!
Dostlar, şaka değil bu, Lazca gerçekten yok oluyor. Ya, anadilimize sahip çıkacağız ve onu geleceğe hep birlikte taşıyacağız ya da o, gerçekten yok olup gidecek. Zaten günümüze kadar uygulana gelen asimilasyon politikalarının amacı bu değilmiydi!
Çok değil, bir nesil sonra Lazca konuşanların ve konuşulan yerlerin sayısı ciddi oranda azalacak ve iki nesil sonra Lazca bilenleri kınalı mumla arayacağız.
Bu yüzden, Lazcanın yok olmak üzere olduğunu düşünen ve bu konuda (kesinlikle siyasi değil) vijdani sorumluluk duyan herkesin anadiline sahip çıkması, ya da sonsuza dek susması gerekiyor.
İsmail Bucaklişi
Untitled Document
|