Resim: Sadık Varer |
Düşüncede hiyerarşi yoktur; insanlığı ilgilendiren her şeyi kendi ilgi hanesinin ortak paydası kabul
eden, düşünme yetisine sahip herkes, gelecek vaat eden doğru ya da doğruya yakın
düşünceleri üretebilir. Belki düşüncesini sistematize edemez, bilimsel
argümanlarla destekleyemez ama ufuk açabilir veya düşünce darbesi yaratabilir.
Yıllar önce, ideolojik ve siyasal kimliğimin farkında olan çevreye duyarlı bir
‘hemşerum’ şöyle demişti; “Devrim yapup sosyalizmi kurmak isteyisinuz; ama bana
oyle celiyi çi, siz devrim yapana kadar habu dunya hepten çopluğe dönecek da
Sosyalizim deduğunuz şeyi çopluğun uzerine kuracaksinuz. Çopluğun uzerine
kurulmuş sosyalizmi ben ne edeyim!..”
O ekolojist Laz’ın sözleri bende gerçek bir düşünce darbesi yaratmıştı.
Gerçekten de, bizim dünyanın düşünürleri ve pratisyenleri devrim ve sosyalizm
arasına çok az şey koymuşlardı; ekolojik sorunlar ya da kadın sorunu gibi ‘tali’
sorunların halli devrim sonrasına ertelenmişti. Emek – sermaye çelişkisinin
çözümü için mücadele etmek yerine çevre için mücadele edenlerle, ‘dünyanın başka
sorunu yokmuş gibi kaplumbağalarla, börtü – böcekle uğraşıyorlar’ küçümsemesiyle
dalga geçilmişti.
İndirgemeci bir mantıkla emek – sermaye çelişkisi dışındaki sorunlarla
ilgilenmeyi erteleyenlerden biri olarak araştırmaya başladım ve gördüm ki, bizim
Laz çok haklı ama eksikti; insanlığın bugününü ve yakın geleceğini ciddi olarak
tehdit eden ekolojik sorunlarla, insanlığın yarısını ilgilendiren ve ‘hemen
şimdi’ müdahale isteyen kadın sorunuyla ya da insanlığı yeniden ve yeniden
biçimlendiren kültürel ve sanatsal sorunlarla ilgilenmeyi erteleyen bir
ideolojinin maddi bir güç haline dönüşmesi ve sosyalizme çıkması çok zordu.
Gerçekte teorik arka planda fazla sorun yoktu; manifestomuzda ilan edildiğinden
bu yana, ‘insanlığı ilgilendiren her şey bizi de ilgilendirir’ dedik. Ama pratik
süreçlerde ağırlıkla ve çoğu kez de yalnızca emek – sermaye çelişkisiyle
ilgilendik.
Kuşkusuz, emek – sermaye çelişkisini merkeze almalıyız, ama bu yetmez; başkaca
pek çok şeyin yanında, reel sosyalizmin dağılmasından sonra toplum bilincinde
albenisini yitirmeye başlayan sosyalist ideolojiye yeniden çekicilik kazandırmak
için tarihsel hatalarından arındırılmış bir sosyalizm projesi üretip, projenin
inandırıcılığını sağlamak, bunun için de kapsayıcı bir sosyalist mücadele
konseptine sahip olmak lazım.
İnsanın insan üzerinde kurduğu bütün iktidar ve istismar biçimlerinin ortadan
kaldırılacağını ilan edenler, erkeğin kadın üzerindeki iktidar ve istismarına
hemen şimdi müdahale etmiyorlarsa, ne kadar inandırıcı olabilirler ki ?..
Aynı şekilde, sınırsız kar hırsıyla gözü kararmış kapitalizm, insanlığın
bugününü ve yakın geleceğini tehdit eden ekolojik felaketlere neden olurken
ekolojik mücadelenin dışında kalanların anti - kapitalist mücadele çağrıları ne
kadar ciddiye alınır?..
Kapitalizmin pervasızca ekolojik dengeyi alt üst etmesi ve dünyayı çöplüğe
dönüştürmesi yalnızca emek insanlarını değil, bütün insanlığı ilgilendiren
yakıcı bir sorun.
Uzak olmayan bir gelecekte insanlığın büyük bir kesimi için küresel ısınma,
kuraklık, susuzluk ve açlık her şeyden önemli sorunlar haline dönüşebilir ve
ekolojik mücadele yaşamsal bir önem kazanabilir.
Bütün insanlığa karşı alenen ve cebren suç işlemeyi sürdüren modern zamanların
vahşi kapitalizmine karşı mücadelenin insanları olarak, daha sonra değil, hemen
şimdi aktif birer ekolojist kimliği (de) edinmezsek, Laz’ın dediği gibi,
sosyalizmi büyükçe bir çöplüğün üzerine inşa etmek zorunda kalabiliriz!...
Sadık Varer
Lazuri.com / 30.04.2008