Resim: Aynur Kızıltan |
Dostoyevski’nin dünya klasikleri içinde yer alan Suç ve Ceza başlıklı
romanının kahramanı Raskolnikov’un başına gelenlerden hareketle pek çok suç ve
ceza yorumu yapılmıştır.
Yaygın bir görüş, romandan şöyle bir özet sonuç çıkarır; hiçbir suç cezasız
kalmaz, hukuk engelini aşsa bile vicdan engelini aşamayan suçlu er ya da geç ama
mutlaka ceza ile karşılaşır.
Bir başka görüşe göre, o ‘an’ için suç sayılan bir davranış başka bir ‘an’da suç
sayılmaz; kendinde tarihsel bir kişilik özelliği bulan Raskolnikov, vicdanına
yenilme ‘zaafı’ gösterip hukukla karşılaşmasaydı ya da bir nedenle Çar’ın kolluk
güçlerine yakayı kaptırmasaydı, işlediği suçun lafı bile edilmezdi.
Bu görüş kendini, bildik tarihsel deneylerle doğrulamaya çalışır. Örneğin,
Fransız devriminin önderi Robespierre, devrimi gerçekleştirmeden önce monarşinin
eline düşseydi, bir suçlu olarak giyotine gönderilirdi…
Aynı şekilde, İstanbul’da Meclis-i Mebusan dururken, Ankara’da alternatif bir
meclisin, Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşuna öncülük eden Mustafa Kemal,
padişahın eline düşseydi, gıyabında verilmiş olan idam hükmü uygulanır ve tarihe
bir suçlu olarak kaydedilirdi…
Kapitalist dünyanın ‘suçluları’ sayılan komünistler, şayet gerçek bir modern
kölelik düzeni olan kapitalizmi süpürüp atmayı başarırlarsa, kaçınılmaz olarak
bugünün suçlayıcıları suçlu durumuna düşeceklerdir…
Velhasıl suç, sosyal ve görece bir kavramdır. Zamana ve mekana göre değişir.
Ama bir suç var ki, zaman ve mekan tanımaz!.. Bu, ekolojik suçtur.
Dünyamızın bugününde genel kabul gören büyük suçlardan; işkenceden, sömürüden,
insanların işsiz ve umutsuz bir yaşama mahkum edilmesinden, aşağılanmasından,
ulusların baskı altında tutulmasından ve hatta soykırımdan daha büyük bir
suçtur, ekolojik suç.
Daha büyük bir suçtur; çünkü diğer suçlar, bireylere, siyasal gruplara, emekçi
sınıflara ve uluslara karşı işlenirken, ekolojik suç, bütün insanlığa ve
insanlığın geleceğine karşı işlenmektedir.
Peki, insanlığın bugününü ve geleceğini tehdit eden ekolojik suçun müsebbibi
kimdir?
Bir dizi başlık altında incelenmesi gereken ekolojik suçların tümünü bir
makaleye sığdırmak mümkün değil. Burada, önem sıralamasına göre öne çıkan
küresel ısınmaya değinmekle yetineceğim.
İnsanlığın geleceğini yok edeceği kuvvetle muhtemel küresel ısınmanın
müsebbipleri, satın aldıkları bilim insanları ile büyük bir manipülasyon çabası
içindeler; aynı zamanda kendi geleceklerini de tehdit eden ekolojik suça yardım
ve yataklık eden ‘bilim insanları’, hizmetlerine sunulan iletişim araçlarını
kullanarak insanlığa, küresel ısınmanın doğal bir süreç ve biraz daha ileri
giderek ‘tanrının işi’ olduğunu anlatıyorlar.
Neyse ki ‘ insanlığı ilgilendiren her şey bizi de ilgilendirir’ diyen dürüst ve
bağımsız bilim insanları da var. Onlardan öğreniyoruz:
Milutin Milankoviç adlı bir bilim insanı 1930’lu yıllarda, dünyanın güneş
çevresindeki yörüngesinin doksan beş bin yılda bir biraz daha basıklaştığını,
her kırk bir bin yılda dünyanın ekseninde doğrusal bir kayma ve her yirmi üç bin
yılda bir de dairesel bir sapma bulunduğunu kanıtlamış.
Günümüz bilim insanları Milankoviç’in teorisini referans alarak, dünyanın sözü
edilen hareketlerinden dolayı zaman zaman soğuk dönemler yaşadığını ve yüz bin
yıllık periyotlarda on bin yıl süreyle sıcak dönemler geçirdiğini varsayıyorlar.
Küresel ısınmanın doğal nedeni böylece açıklanıyor. Ama sanayileşmenin gelişmeye
başlamasıyla, 1800’lerin sonlarından bu yana, özellikle de son elli yılda
atmosferde yaşanan değişimi izleyen ve analiz eden aynı bilim insanları,
dünyamızın bugününde yaşanan küresel ısınmanın doğal nedenlerden
kaynaklanmadığını ispatladılar.
Küresel ısınmanın ana nedeni, sanayinin gereksindiği enerji kaynağı olarak fosil
yakıtların tercih edilmesi ve kullanılmasıyla, atmosfere salınan gazların sera
etkisi yaratması sonucunda, dünya yüzeyinde sıcaklığın artmasıdır.
Hayatın tahribatı anlamına gelen küresel ısınma; kuraklık, açlık, susuzluk, aynı
süreçlerde çölleşme ve buzullaşma ile yaşanacak büyük göçler, kaos ve savaş
demektir.
Ve hiç kuşkusuz; güneş, su, rüzgar gibi çevre dostu enerji kaynakları yerine
kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtları kapitalist üretim ve tüketim
süreçlerinin ‘vazgeçilmez’ enerji kaynağı haline getirenler, küresel ısınmanın
asli failleridir.
Dünya Bankası, 1992- 2000 yılları arasında 37.5 milyar ton karbondioksit
üretecek olan fosil yakıt projelerine 13.6 milyar dolar destek vermiştir.
Yapılan bir araştırmaya göre, Dünya Bankası gibi ekolojik suç işlemeyi sürdüren
122 çokuluslu şirket, atmosfere salınan karbondioksit emisyonlarının yüzde
sekseninden sorumludur. Yalnızca, Shell, Exxon – Mobil, BP – Amoco – Arco ve
Chevron – Texaco, yani petrol üreticisi dört şirket tüm karbon emisyonlarının
yüzde onundan sorumludur.
Demek ki, ekolojik suç söz konusu olduğunda Dostoyevski’nin Raskolnikov’u,
kapitalizmdir!..
Ancak Raskolnikov’da vicdan diye bir şey varmış ve bu ‘zaafı’ yüzünden Çar’ın
kolluk güçleri onun sonunu getirmişlerdi.
Peki ama, küresel ısınmanın asli faili olduğu kesinleşen ve sınırsız kâr
hırsıyla gözünü karartarak, hiçbir vicdani rahatsızlık duymadan insanlığın tanık
olduğu en büyük suçu işlemeyi sürdüren kapitalizmin sonunu kimler getirecek ?!.
Sadık Varer
Lazuri.com / 02.06.2008