GURONİ
M3KVİTURA
Germas na dibadu ar mékvitura
iri xolo ondişen aşkurineûu.
Ûroxun
ar soti qa, yeputxun üvinçi,
ncas mtviri na melas, mékvituras
şkurnate guri ubangalapûu.
Ar ndğas aşkurinu, jur ndğas aşkurinu, ar dolonis(xaftas)
aşkurinu, ar wanas
aşkurinu. Edo eüule
didi iquşi(kodirduşi) emedeni şkurna muşi komeüilu.
-Mutuşen var maşkurinen.
Aşo dotku, mteli germa
sersi muşite ranwüalu.
-Çkar var maskurinen,
mitxani ginon iqvas!
Ar teri megabre(manebra)
muşi nüitxu:
-Öe
toli ğula, mgerişenti var gaşkurineni?
-Mgerişenti var maşkurinen,
varti melişen, varti mtutişen. Çkar mutuşen var maşkurinen.-Dido
mot bğağala. Quraptu mékviturak:
-Mgeri kewamiluna,
arşvacis ovimxor.
*Hele, mu oâiéinoni
mékvitira.
Muüonayi
uğnose ren...*
Ar ndğas mgerişeni
qurapûes
mékvitirapek,
mgeriti emedeni keçkindu(yeçkindu). Guluûu
muk mteli germas muşi mgeriş dulya şeni, amşkiyonu
do guri muşis komeüilu
ki:
Ar soti, gvaneri ar mékvitura
oôöüomatiüon.
Koşignu ar sotxaniş xolos mékviturapek
qurapan do eya, bresti mgeri şinapan. Kododgitu mgeri, konaşiru
do tamo tamo meüanöus
kogöçüu.
Üaişa
komeüanöu
na isternan mékviturapes.
İsiminûu
muöoşi
entepek emus noâisapan,
edo mtelişen dido toli ğula, quci ginâe,
üudeli
müule,
ti muşi naomskvaps mékviturak
noâiéaps.
Do muşebura ntkumerûu
ki:
-E cuma domiçvi, si opöüomare.
Bresti mgerik isimadeps do
“nam mékviturak
muşi guroni orapumu omskvanapsya” owüomilus
kogööüu.
Mutu var âiropan
mékviturapek
do daha(umosi) dido ixelapûes.
Am xali diçoduşi ti mowonderi
mékvitura
ar didi kvaş jin yeéxonûu.
Üaôulaş
üuçxepe
muşiş jin kododgitu do oğarğalus kogööüu:
-Memisiminit tkvan, maşkurinalepe.
Memisiminit do man mowöedit.
Awi
tkvanda kogowiraminon
ar ondi...man...man...
Em oras ti mowonderi
mékvituraşi
nena nunöu
muşis konaöabu.
Ti mowoderi
mékviturak
mgeri koâireeûu.
Çkvapek var âiropûes,
mara muk âiropûu
do şuri var aşvaneûu.
Eüule
na var ignapu ondi iqu.
Ti mowonderi
mékviturak
jin keéxonûu
do şkurnate mgerişi woxles
na ren didi mçire kvaş jin komelu. Muşisteri bultoni mgerişi
üapulas
konantxu, do eüule
svas eşo oxuûüvasu
ki, muşi ûüebis
gamaxtimu na unûusteri,
eşo awoneûu.
Dido unüaôu
mékvitura,
mencelis meluşaüis
unüaôu.
Emus eşo awoneûu
ki, mgerik emus natxozun do ehe awi
üibirepemuşite
emus koga’ünasen.
Üaôulamuşis
owüedus
guri var meçu mékvitura,
eüule
mûüas
na ren ar teri mûüuri
tipiş tude kewicinu.
Em oras mgeri majuran üele
unüaôinûu.
Mékvitura
em mûüuri
tipiş tude kewicinuşüule,
emus dvawonu
ki, ar mitxanik üurşuni
oûüoçu.
Eüule
mgerikti imûu.
Muşebura isimadu “çkva mékvitura
germas dido ren, kaiâiren,
eti mutxani laşoroni steri unüaôinûuya”.
Tkvan mu ntukert:
-Mékvitura,
mgeris oöüomale
orapuşen na oşletinu guroba muşiûuyi?
Varna uğnosoba muşiûuyi?
***
CESUR
TAVŞAN
Ormanda
doğan tavşanın biri herşeyden korkuyordu.
Ağaçlara kar düşse, bir kuş uçsa, nerede bir dal
kırılsa tavşanın yüreği titrerdi. Tavşan
bir gün korktu, iki gün korktu, bir hafta korktu, bir yıl korktu.
Daha sonra büyüyünce korkusu hemencecik geçti.
-Hiçbir
şeyden korkmuyorum.
Böyle
dedi, ormanın tamamında sesi yankılandı.
-Kim
olursa olsun, hiç kimseden korkmuyorum!
Arkadaşının
biri sordu:
-E
şaşı gözlü, kurtdan’damı korkmuyorsun?
-Kurtdan’da korkmuyorum,
ne tilkiden, nede ayıdan. Hiç birinden korkmuyorum. -Neden
çok konuşayım. Tavşan bağırıyordu:
-Kurt karşıma
çıksa, hemencecik yerim onu.
*Ne komik bir
tavşan. Ne kadar akılsız...*
Tavşanlar
bir gün kurt için bağırıyorlardı. Kurt hemencecik
çıkıverdi. Kurtluk işi için bütün ormanda geziniyordu.
Karnı acıktı ve aklından geçiverdi ki:
Bir yerde, besili
bir tavşan yiyebilsem. Yakın bir yerde tavşanlar
bağırıyorlardı ve onu(gri kurdu) andıklarını
duydu. Kurt durdu, koklayarak yavaş yavaş yaklaşmaya
başladı. Oynayan tavşanlara iyice yaklaştı.
Kendisine nasıl
güldüklerini dinliyordu. Hepsinden çok; şaşı gözlü,
uzun kulaklı, kısa kuyruklu, kendini öven tavşan
gülüyor.
Ve kendi kendine
söylüyordu ki:
“Bekle beni kardeş,
yiyeceğim seni”.
Gri kurt “hangi tavşan
kendisini cesur olarak övüyor” diye bakıp düşünmeye başladı.
Tavşanlar bir şey görmüyorlardı ve daha çok seviniyorlardı.Kendini
beğenmiş tavşan bu hal bitince büyük bir taşın
üstüne sıçradı. Arka ayaklarının üstüne durdu
ve konuşmaya başladı:
-Korkaklar, dinleyin beni.
Dinleyin ve bana bakın. Şimdi size bir şey göstereceğim....ben...ben...
Kendini beğenmiş
tavşanın dili ağzına(damağına)yapıştı.
Kendini beğenmiş
tavşan kurdu görmüştü. Başkaları görmüyordu,
fakat kendisi görüyordu ve nefes alamıyordu. Daha sonra duyulmamış
şey oldu.
Kendini beğenmiş
tavşan korkudan havaya sıçradı ve önündeki büyük
geniş taşın üstüne düştü. Kendisi gibi besili
olan kurdun sırtına değdi ve sonra yere öyle patladı
ki, derisinin kendinden sıyrılmak istediğini zannediyordu.
Tavşan çok korktu, kuvvetden
düşünceye kadar koştu. Kurt peşinden peşinden
geliyor ve işte şimdi dişleriyle ısıracağını
zannediyordu.
Tavşan arkasına
bakmaya cesaret edemedi, sonra ormandaki yabani bir otun altına
yığıldı.
Kurt o zaman öbür tarafa
koşuyordu.
Tavşan o yabani otun
altına yığılınca, birinin kurşun attığını
zannetti.
Daha sonra kurt’da kaçtı.
“ Ormanda başka çok tavşan var, görülebilir, o bişe
kudurmuş gibi koşuyordu” diye düşündü.
Sizler ne dersiniz:
-Tavşanı, kurda
yem olmaktan kurtaran cesareti miydi? Yoksa akılsızlığı
mıydı?
Kaynak Kitap: OÜİTXUŞENİ
SUPARA Majurani Fila - Soxumi -1937
Yazar: Wiûaşi
İskenderi
|