MÇUMALE
Stveli komoxtu. Bağis
mçxu do wüaroni
(zominoni) uşkiri do méxulepe
iâiren.
Üarta
ndğas wilupan
meyvepe. Mara; ak eüo
dido ren ki, oncğonus var naöişenan
do tumbepes ,dido uşkiri do méxuli
leûaş
jin âinan.
Limcis, badi Xasani bağişa nulun. Eya mçumale ren.
Üarta ndğas, mota
muşi Xalidik emus aço oxvewaôûu:
-Ôaôuli,
mu iqven, manti vida oçumuşa (oçumaluşa)!
-Nciri komogixtun, var gaçven,
mota çkimi!
-Var
ôaôuli,
nciri var momixtun, var vincir, pçvare!
Xalidik, ar faras dido axvewu.
Ûaroniti
üayi
ûu.
Ôaôuli
muşi razi diqu do Xalidi oçuşa mendiqonu.
Néas
milioni milioni muruéxepe
lukunasteri iöven.
Tutati extu. Te muşi baği konutanu. Eşo mskva iqu
ki, otkute var içoden.
Xalidi, şuroni xomula
tipis kocans do muruéxepes
owüen.
Mu eyma meyna( eşo aşo) muruéxepeş
Cumuhuriyetepe renan. Bazepe
üvinçis mengapan, bazepe
angis. Ehe tuta. Eti mçire, dimargvaleri nunüus
mengaps. Xalidik, tutas owüedu
owüedu
eya didi limoni dvawonu(dawonu).
Gowomalu
guris kodolingonu, mara xe muşi var meöişun.
Muüonariti
menceli meçaptuna mutu var iqu, var naöişinu.
Xalidik; ar ginâe
walami
koâiru,
kezdu do emute, limoni na dawonu
ondi onçxalus kogööüu.
Walami
monüa
na ûuşeni
eya üayi
var akaçu, xes gamustu do ti muşis maûu.
Walami
maûuşi,
sersi ignu:
-Mu
üayi mçumele
ûeree(ûerere)!
Xalidik,
ôaôuli
muşişi sersi içinu. Toli muşi kogonwü.
Gowüedu
iri üele.
Mu tuta, mu muruéxi,
çkar mutu var ren. Ndğaleri iqveren.
Ôaôuli
muşik âiéineri:
-Mu
üayi çvi. Mtugis ar
méxuliti
var naxvaûu!
***
BEKÇİ
Sonbahar
geldi. Bağda kalın ve sulu, elma ve armutlar görülüyor.
Hergün
meyveleri topluyorlar. Fakat burada o kadar çok var ki, göndermeye
yetiştiremiyorlar ve tümseklerde, çok elma ve armut toprağın
üstünde duruyorlar. Akşamüstü, ihtiyar Hasan bağa gidiyor.
O bekçidir. Hergün, torunu Halit ona böyle yalvarıyor:
-Dede,
ne olur, bende gideyim beklemeye!
-Uykun
gelir, bekleyemezsin, torunum!
-Hayır
dede, uykum gelmez, uyumam, beklerim!
Halit,
bir keresinde çok yalvardı. Havada iyiydi. Dedesi razı
oldu ve Halit’i beklemeye götürdü.
Gökte
milyon milyon yıdızlar mum gibi parlıyor. Ayda çıktı.
Işığı bağı aydınlattı. Öyle
güzel oldu ki, söylemekle bitmez.
Halit,
kokulu kuru ot’da yatıyor ve yıldızlara bakıyor.
Ne öyle ne böyle, yıldızların Cumhuriyetleri var.
Bazıları kuşa benziyor, bazıları kaplara.
İşte ay. O da geniş, yuvarlak(laşmış)
surata benziyor. Halit aya, baktı baktı, onu limon zannetti.
Almak geldi içinden, fakat eli yetişmiyor. Ne kadar kuvvet
verdiyse’de bir şey olmadı, yetişemedi. Halit; bir
uzun sırık gördü, aldı ve onunla, limon zannettiği
şeyi silkelemeye başladı. Sırık ağır
olduğu için onu iyi tutamadı, elinden kaydı ve kafasına
çarptı. Sırık çarpınca, ses duyuldu:
-Ne
iyi bekçiymişsin!
Halit
dedesini sesini tanıdı. Gözlerini açtı. Baktı
her tarafa. Ne ay, ne yıldız, hiçbir şey yok. Gündüz
olmuş.
Dedesi gülerek:
-Ne
güzel bekledin. Fare bir armutu bile kemiremedi!
Kaynak Kitap:
OÜİTXUŞENİ SUPARA
- Majurani Fila- Soxumi- 1937
Mamöarale(yazar):
WİÛAŞİ
İSKENDERİ
|