MAPA DO
MÖÜEŞİ
Ar mapa korûu
do emus na uğuûu
oüro
xazinas var inûreûu.
Mapa dido xezdimeri na
ûuşeni, ar oüro
mitişa var ameûeûu.
Ar ndğas Mapak ducoxu
vezirepe muşis do uwu:
-Andğaşen goyilit
do üoçepes
uwvit
ki çkimde malen do awişaüis
üiayas
uşegnapu sum méudi
atkven, emus oüro
mepçap!
Vezirepek em ndğaşen
igzales, üiyana
goyiles do mapaşi notkvame iris duwves:’
Mitxani mapa çkinişa nalen do
üiyanas uşegnapu
sum méudi
atkven, emus dido oüro
meçaps mapakya ‘.
Ar tuta meüilu.
Mapaşa miti var nuxtimu.
Üoçepek isimaduôûes:’
Eşo mu méudi
vuwvat
mapas awişa
mitis na var ugnapunya ‘.Arüele
aşo isimaduôûes
do majuraüele
aşkurineûes:
‘ Mapas méudi
muöo
vuwvatya
‘.
Méika
oraşüule
a ambari ar möüeşik
kognu do mapas aşo numçinu:’ Ar méudiş
otkvaluşa sum ndğas domçvi do eüule(uüaçxe)
iri ndğas tito tito méudi
giwumerya
‘.
A ambari mapas konuğes.
Aâiéinu
mapas do ntku :’ E bedi goöveri
möüeşis
mu méudi
atkven, ma na var miçkiûasya
’.
Meüilu
ar ndğa. Mapas guri damonüanu
do nisimadu: ‘ Soti möüeşik
mtiniti domiwumers
sum uşegnapu méudiya
‘ do ducoxu vezirepes.
-E, vezirepe -uwumers
mapak, - isimadit do goyişinit, mu méudi
itku andğaşa
üiyanas mu na giçkinan,
gogaşinan, öumanis
ma miwvaten.
Vezirepes em ndğas do
em seris toli var udvalunan, çumanişaüis
notkvame méudepe
goişinaôûes.
Majurani ndğas
öumanişi ordoşen
mapaşa na mextes, mapa méxodaris
korûu.
Vezirepes mu na uçkin, duwves.
Masuma ndğas gobriweri,
goûalaxeri
möüeşi
mapaş cixas konodgitu, moiwüu
kalamani do üuçxes
na moâitu
titxu wineüepeten
kamaxtu mapaşa. Mapa orzos(tronis) xeûu
do ekole-akole eçi veziri eluxeûu.
Gobriweri
möüeşi
âiruşi,
mapas aâiéinu.
-Mu méudi
ambari momiği?-Nüitxu
mapak möüeşis
do xolo ar üayi
kogamiâiéu.
Möüeşi
çkar var aşkurinu do do uwu
mapas:
-Ôaôuli
çkimis jur qona uğuûu.
Ar qonas na xaçkupûu
diüa
, mteli üiyanas
dibağeûu.
-Şegignapunani am
üata méudi?-Nüitxu
vezirepes mapak.
-Var,- uwves
vezirepek.
Möüeşik
çkva nena var eşiğu, eyiselu, gamaxtu gale, komoyidu kalamani,
biga muşi kodikaçu do mçxurişa igzalu.
Majura ndğas möüeşi
xolo komoxtu mapaşa, komoyiwüu
kalamani do kamaxtu .Mapa koxen
ûaxûi
muşis do ekole-akole vezirepe eluxenan. Möüeşi
na amaxtusteri, mapak mutxani uwvasenûu,
mara möüeşik
nena gowuncubalu
do uwu:
-Majura qonas ôaôuli
çkimik markvali xaçkupûu
do iri wanas
na aqveûu
öuöuli
vit qonas var inûreûu.
Gaaüviru
mapas do vezirepes nüitxu:
-Şegignapunani amüata
méudi?
-Var şemignapunan, -
uwves
vezirepek.
Mç’üeşik
keyiselu, xolo muşi briweri
kudi kogeitu do gale kagamaxtu. A mapa dido xezdimeri na
ûu do çkar mitis oüro
var meçapûu
eti üayişa
kuçkiûu,
amuşeni onöinaôûu
kalamaniş modvalu do ar
üeleneti usiminôu.
‘ Mu tkumernan mapa do vezirikya ‘. Möüeşik
na gamaxtusteri, mapa eéxonûu
ûaxûişen
do vezirepes uwu
:
-Vezirepe,
âiropûu
möüeşik
xazinaşi oüro
gowamiğasen.
Öumenti
möüeşik
amüata
eşagnapu méudi
dotku na, tkvan var şemignapunanya var tkvat, şemignapunanşo,
miçkinanşo, tkvit!
-Mök’eşik
koşignu aya do igzalu. Em ndğas möüeşik
limcişa mçxuri oncvinaôûu
do ôilili
gelaçaôûu.
Masuma ndğas xolo komoxtu .
-Muperi uşegnapu méudi
tkvaginon am ndğa?-
Âiéineri
uwumers
mapak.
-Baba skanis dido mûeri
uqonuûeren
do şkvit wanas
oüoüidinu
uğuûeren
entepeüala,
-uwumers
möüeşik,-
am oüoüidinupes
na iqu ziyaniten baba skanişi xazina komoiçoderen. Em oras
baba çkimik noéxuderen
baba skanis oşi oüro.
Baba skani em wanas
doğuru do oşi oüroti
kodoskideren.
Möüeşi
aşo na ntkus steri, ar veziri eéxonûu
do: ‘ Aya mignapunan, miçkinanya!
-Aya komiçkinanya, ntku majura
vezirik.
-Aya na var uçkin, mi iqven,
manti şemignapunya, ntku mapak.
-Şegignapunan do kogiçkinanşi,
çkva mutu otkvaluşi var miğun. Baba skanişi bere
sin re do ûaxûi
muşiti sin giğun. Emuşeni e oşi oüro
sin momçaginonya, uwu
möüeşik
mapas.
Mapak méika
oras nena var atku, eüule
vezirepes uwu:
-Xalali ren amüata
möüeşişeni
oşi oüro,
komeçit!
Komeçes oşi oüro.
Möüeşik
ubas komeşidu, igzalu do mukti ixmaru do çkvasti oxmarapu.
***
KRAL VE ÇOBAN
Bir kral vardı ve altınları
hazineye sığmıyordu. Ama, eli öyle sıkıydı
ki, kimseye bir tek altın bile vermiyordu.
Bir gün kral, vezirlerini çağırarak,
şöyle dedi :
-Yarından tezi yok dolaşın
ve insanlara şu haberi yayın:’ Kim bana gelip de, dünyada
şimdiye dek duyulmamış üç yalan söylerse, ona çok
altın vereceğim! ‘
Vezirler hemen yola çıktılar,
dünyayı dolaştılar ve kralın sözlerini herkese
söylediler: ‘ Kim kralımıza gider, dünyada duyulmamış
üç yalan söyleyebilirse, kralımız ona çok altın verecek!
‘
Aradan bir ay geçti. Kralın
huzuruna çıkan yoktu. Herkes düşünüyordu: ’ Krala, şimdiye
dek kimsenin duymadığı ne yalan söyleyebiliriz? ‘
diye. Bir yandan da korkuyorlardı.
’ Krala yalan söylediğimizde,
ya başımıza bir şey gelirse! ‘
Kral’ın saldığı
haberi duyan bir çoban, krala şöyle haber gönderdi:’ Yalanları,
üç günde söyleyeceğim. Her gün bir yalan söyleyeceğim!
‘
Vezirler, bu sözleri krala ilettiler.
Kral gülerek: ‘ O zavallı çoban, benim bilmediğim ne yalan
söyleyebilirki? ‘ dedi.Bir yandan da heyecanlandı, yüreği
sıkıştı . Düşünüyordu, ‘ Ya çoban, bana
gerçekten duyulmamış üç yalan söylerse. ‘ diye. Vezirlerini
çağırıp:
-Ey vezirler, düşünün ‘ Dünyada
söylenmemiş ne kadar varsa sabahleyin bana söyleyin.!
Vezirler, o gece gözlerini kırpmadan
sabaha kadar, söylenmemiş yalanları anımsamaya çalıştılar.
Ertesi gün, erkenden krala gittiler.
Kral divandaydı. Vezirler, tüm yalanları söylediler. Bir
gün sonra, çoban, üstü başı yırtık, çamur içinde
gelip kralın kalesine dayandı. Çarığını
çıkardı ve ince çoraplarıyla kralın huzuruna
çıktı. Kralın etrafında yirmi vezir vardı.
Kral, çobanı görünce gülümsedi:
-Ne yalan söyleyeceksin?
Çoban, krala:
-Dedemin iki tarlası vardı.
Bir tarlaya ektiği buğday, bütün dünyaya yetiyordu!
Kral, vezirlerine sordu:
-Böyle bir yalanı, duymuşluğunuz
var mı?
‘ Hayır‘ dedi vezirler. Çoban,
başka söz söylemeden dışarıya çıktı.
Çarığını giydi, sopasını aldı
ve koyunlarını otlatmaya çıktı.
İkinci gün çoban, yine kral’ın
huzuruna çıktı. Kral, tahtında oturuyordu, etrafında
da vezirler. Kral, bir şey söylemeden, çoban:
-Öteki tarlaya dedem yumurta ekiyordu
ve yumurtadan çıkan civcivler,on kente sığmıyordu!
Kral çok şaşırmıştı.
Vezirlerine sordu:
-Böyle bir yalanı duymuşluğunuz
var mı ?
‘ Hayır, duymadık ‘ dedi
vezirler.
Çoban, kalkarak yırtık
şapkasını giydi ve çıkıp gitti. Kralın
elinin ne sıkı olduğunu olduğunu, kimseye tek
altın vermediğini çok iyi biliyordu: Çarığını
giymek üzereyken bir taraftan kral ve vezirler ne diyorlar diye
dinliyordu.
-Vezirler, görüyormusunuz, çoban
hazinedeki altınları benden alacak. Yarın da böyle
duyulmamış yalan söylerse, siz, sakın duymadık
demeyin, duymuşluğumuz var, biliyoruz deyin!
Kralın bu sözlerini duyan çoban,
gitti. Akşama dek koyunlarını otlatıp, kaval
çaldı.
Çoban, üçüncü gün yine kralın
huzuruna çıkınca, kral:
-Bugün, bakalım duyulmamış
ne yalan söyleyeceksin?
Çoban:
Babanızın çok düşmanı
varmış. Yedi yıl düşmanlarıyla savaşmış.
Bu savaşta gördüğü zararla babanızın hazinesi
boşalmış. İşte o zaman benim babam, babanıza
yüz altın ödünç vermiş. Babanız da, tam o yıl
ölmüş ve yüz altını da geri verememiş!
Vezirlerden biri fırlayarak:
-‘ Bunu duymuşluğumuz var,
biliyoruz bu yalanı! ‘ dedi.
- Öbür vezirde‘Bunu biliyoruz‘ dediğinde,
Kral:
-‘ Bunu bilmeyen kim olabilir, benim
de duymuşluğum var! ‘ dedi.
Çoban, hemen:
-Madem duydunuz ve biliyorsunuz,
başka sözüm yoktur. Babanız borçlu olarak öldüğüne
ve siz, onun oğlu olarak tahta sahip olduğunuza göre,
o yüz altını siz vereceksiniz!
Kral, bu sözler üzerine bir şey
diyemedi. Sonra vezirlerine :
-Helaldır yüz altın böyle
bir çobana, hemen verin!
Altınları alan çoban, koynuna
koydu; hem kendi harcadı, hem de başkalarına kullandırttı.
Lazuri ôaramitepe,
(Tbilisi, 1982)
Kaynak Kitap:
Dil-Tarih-Kültür-Gelenekleriyle LAZLAR
Yazar: ALİ
İHSAN AKSAMAZ
|